DÜZ MANTIKLA EKONOMİK ANALİZ YAPILMAZ

Yüzde 9.9 gibi dünyada en büyük büyüme oranının tartışılması bazıları ve özellikle Başbakan tarafından yadırganıyor.

Dünyanın en büyük büyüme oranını yakalamak çok önemlidir… Bunu kimse inkar etmiyor… Hatta, bu büyüme gerçek mi, değil mi? bunu da kimse  tartışmıyor…

Zira… Bir rakam olarak büyüme oranı madalyonun bir yüzüdür… Eğer bir analiz yapmak  gerekirse, madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekir.

Büyüme bir ekonomi de belirli bir dönemde önceki döneme göre ortaya çıkan katma değer reel  artışıdır. Demek ki 2004 yılında Türkiye 2003 yılına göre yüzde 9.9 oranında daha fazla katma değer yaratmıştır. Ancak üretim artışında ithal hammadde ve aramalının payı da bir önceki yıla göre yüzde 40 artmıştır. Dış cari işlemler açığı da yüzde 100 artmıştır. Türkiye’nin dış borcu da artmıştır.

Eğer düşük kur yerine gerçekçi kur politikası uygulanmış olsaydı, daha küçük bir  büyüme olurdu. Ancak bu kadar cari açık olmazdı… Bu kadar dış borçlanma olmazdı.

Dış borçlanma ile eğer yeni  yatırım yapılmış olsaydı, üretim ve verimlilik artışıyla, bu borç kendi kendini öderdi… Ancak burada üretimde girdiler nedeniyle cari açık verilmiş ve bu açıkta dış borçla veya sıcak parayla  kapatılmıştır…

Türkiye  net dış borç ödeyen bir konuma gelince bu defa bu durum  büyümeyi olumsuz etkileyecektir…

Kurlar bu düzeyde devam etmeyeceğine göre, sıcak para çıkışı kur artışını hızlandıracaktır. Kurlar artınca ithal aramalı ve hammadde ithalatı pahalı olacak… Bu defa büyüme de olumsuz etkilenecektir.

Özet şudur: Türkiye gelecekteki imkanlarını bugünden kullanarak, toplumu borca sokarak bu büyümeyi sağlamıştır… Büyümenin maliyetini sosyalize etmiştir. Büyümenin maliyetini yüklenen bir toplum elbette ki büyümeden de pay almalıdır.. Ne var ki topluma bu büyümeden  pay verilmemiştir.

2004 yılında, ortalama ücretler , yüzde 9-10  yani enflasyon kadar artmıştır… Dolayısıyla büyümeden pay almamıştır… Büyümeden de pay alsaydı yüzde 20 artmış olacaktı…

Çiftçinin eline geçen fiyatlarda ancak enflasyon kadar arttı…

Bu demektir ki halkın yüzde 80’i büyümeden pay almadı… Pasta büyüdü ancak pay edilmedi….

Pastadan pay almadı de ne oldu?  Büyüme konusunun tartışılmasına  tahammül edemeyenler bu konuda da düz mantıklarının kurbanı oldular… Çünkü gelirin yaratılması kadar paylaşılması da önemlidir… Aksi halde bugün olduğu gibi, hırsızlık, yolsuzluk, kapkaç ve terör  artar.

Nihayet bir Başbakanın, kendinden farklı yorum yapanları suçlaması, ister istemez başarısızlığın bir göstergesi olarak algılanmaktadır.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir