Kasım 2014 ile Kasım 2016 arasında geçen iki yıl zarfında Merkez Bankası resmi rezerv varlıkları 19.1 milyar dolar azaldı.133.4 milyar dolardan, 114.3 milyar dolara geriledi. (Aşağıdaki tablo )
2016 Nisan ayına kadar Döviz tevdiat hesapları arttı. 29 Nisan 2016 da 197 milyar dolara yükseldi. 2016 Kasım ayında 23 milyar dolar azalarak 175 milyar dolara düştü.
Merkez Bankası resmi rezervleri, ani kur artışları veya düşüşleri sırasında piyasaya döviz satmak veya almak, devletin döviz cinsi borçlarını gerçekleştirmek, piyasalara güven vermek, dış şoklara karsı gerekli döviz likiditesi bulundurmak amacıyla yapılır.
Şarta Bağlı Döviz Yükümlülükleri, Merkez Bankasının kendine ait olmayan dövizleri gösteriyor. Bunların;
Az bir kısmı bir yıl içinde ödenecek hazine borçları üzerindeki garantilerdir…
Asıl büyük kısmını kalan vadesi bir yıldan uzun olan Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları ile TCMB bilançosunda yer alan “Bankacılık Sektörünün Döviz ve Altın Cinsinden Zorunlu Karşılıkları” ve “Akreditifler” kalemleri oluşturmaktadır.
Merkez Bankasında bankaların bu zorunlu karşılıklarındaki azalan dövizi, bankaların likit ihtiyaçlarını karşılamak için çektikleri anlaşılıyor. Zira bankalardaki Döviz tevdiat hesaplarında da azalma var. Demek ki bankalar Merkez Bankasından çektikleri karşılıkların bir kısmını Döviz tevdiat hesaplarından çekilen likitidite için kullanmışlar. Nihai olarak sistemden döviz çıkışı olmuş.
Döviz Tevdiat Hesapları, Türkiye’de yerleşik olan, gerçek kişiler (Şahısların )veya tüzel kişilerin (Şirketlerin – dernek, vakıf ve benzer kurum ve kuruluşların ) tasarrufları olan dövizleri ve efektifleri, yurt içinde veya yurt dışında banka veya özel finans kurumlarında açtırdıkları vadeli ve vadesi mevduat hesaplarıdır. Aslında tevdiat ta mevduatın çoğuludur. Bu hesaplardaki dövizleri hesap sahipleri serbestçe kullanabilir.
Sistemden çıkan Dövizler ya yurt dışına gidiyor, ya da güvenlik amacı ile yastık altına gidiyor veya TL ‘ye çevriliyor. Çok az bir kısmı TL çevrildiği için, kur artışı etkilenmiyor.
Kur artışına gelince, Son dört yıldır, TL’nin değer kaybetmesinin temel nedeni siyasi sorunlar olmakla birlikte, iktisadi sorunlar da var:
MB TL faizlerini enflasyon seviyesi ve bazen altına düşürdü. TL reel faizi yani enflasyonun etkisi giderildikten sonra TL ‘nin satın alma gücünü gösteren reel faiz oranı bazı yıllar sıfır, bazı yıllar eksi oldu. Eksi reel faiz nedeniyle Döviz talebi arttı ve TL değer kaybetti.
Öte yandan bir taraftan Türkiye ye gelen doğrudan yatırım sermayesi diğer taraftan dış borç bulma imkanları daralıyor. Dış borç yükünün yüksek olması ve MB rezervlerinin düşük olması nedeniyle, Uluslararası piyasalarda Türkiye’nin Risk pirimi fiyatlayan CDS (Credit Default Swap )ler yüksektir. Söz gelimi Eylül 2106 sonunda CDS 324 olmuştu. Şimdi 270 dolayındadır. Bazı CDS oranlarını örnek verirsek, Çin 118 ve Bulgaristan 150’dir.
Sonuç, döviz pozisyon açığımız artıyor. MB resmi rezervleri ve bankalardaki döviz tevdiat hesapları azalıyor. Türkiye daha pahalı borçlanıyor. Bütün bunlar döviz cephesinde sorunların artığını gösteriyor. Başkanlık rejimi geldiğinde bu sorun kendiliğinden mi çözülecek?