DOLARDA SPEKÜLASYON BİTER Mİ?

ABD Merkez Bankası FED ‘in faizlerde 0.25’lik artış yaparak 0.50 ‘ye çıkarması, 2.5 senedir dolar faizi üstüne yapılan spekülasyonların da geçici olarak durmasına neden olacaktır. Geçici diyorum, çünkü faiz artırdıktan sonra FED başkanı Yelen, Faizlerin kademeli olarak artmaya devam edeceğini açıkladı. Bu konuda yetkili kurul olan FED açık piyasa Komitesinin 17 üyesinden 10’u da, 2016 yılında ABD’ de faizlerin 1.40 seviyesine çıkacağını belirtiyor.  Bu şartlarda spekülasyonun da bir süre sonra yeniden başlayacağını ve devam edeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

 

FED’in faiz oranını artıracağını herkes biliyordu. Türkiye karar sonrasını bekledi. Oysaki birçok gelişmekte olan ülke önceden tedbir aldı.

 

 

 

 

Dolara faizi arttıkça, gelişmekte olan ülkelerden yabacı sermaye çıkışı olacaktır. ABD’ de yüzde 1.5 faiz, riskleri de dikkate alırsak bizde yüzde 3 – 4 faiz demektir.

 

Bizde bankaların döviz mevduatına verdiği faiz 1.40 ile 1.50 arasında değişiyor. Bu şartlarda bizde de döviz mevduatı faizleri artacaktır. Aslında bizde döviz faizleri ile ilgili ilginç bir tablo var. Söz gelimi bankalar döviz mevduatına yüzde 1.5 faiz veriyor. Ancak kredi kartlarından avans faizi olarak yüzde 19.44 ve gecikme faiz olarak yüzde 25.44 faiz alıyorlar.

 

FED’in faizleri 2016 yılında yüzde 1.5’ e, 2017 yılında yüzde 2.5’e kadar çıkarması, en fazla dış kaynağa ihtiyaç gösteren gelişmekte olan ülkelerde yabancı sermaye çıkışına neden olur.

 

Türkiye de ortalama tasarruf oranı yüzde 13-14’e kadar geriledi. Ortalama yatırım oranı da yüzde 20-21 dolayındadır. Tasarruf yatırım açığını Türkiye dış kaynakla karşılıyor. Yani dış kaynağa muhtaçtır.

 

Türkiye’den yabancı sermaye çıkışı, yatırımların gerilemesine ve kurların artmasına neden olur. 

 

Kurların artması, spekülasyona konu edilmesini önlemek için Bankasının döviz satması ve faizleri artırması gerekir.  

 

1)Merkez bankasının döviz satarak piyasaya müdahale etmesi için döviz rezervlerinin yeterli olması gerekir. Ne var ki Türkiye de Resmi rezervler yetersizdir. Geçen yıl(2014 ) Ekim ayında 132. 3 milyar dolar olan resmi rezervler bu sene ekim ayında 13.7 milyar dolar azalarak, 118.6 milyar dolara geriledi.    

 

 

2)Faiz denilince enflasyonun etkisi giderildikten sonra reel faizleri konuşmak gerekir.

Son 3- 4 yıldır, mevduat reel faizleri eksi değerdedir. Eksi faiz tasarrufları olumsuz etkiler. Eksi reel faiz varsa, Cepte veya bankada para tutmak demek, satın alma gücünün kaybolması demektir. Bu şartlarda yüzde 8.1 enflasyon varken, Hükümet çevreleri Merkez bankasının yüzde 7.5 olan gösterge faizini görmezlikten mi geliyor.

 Eksi faiz yatırımları daha cazip kılar. Ne yazık ki, üç yıldır eksi faiz var ve fakat yatırımlarda artış yoktur. Tersine üçüncü çeyrekte toplam yatırımlarda yüzde 0.5 oranında azalma var. Demek ki Türkiye de yatırımlarla faiz arasında doğrusal bir ilişki yok.  Zira açıktır ki bu günkü kırılganlık ortamında, iç ve dış siyasi gerginlik ve terör ortamında kimse yatırım yapmak istemiyor.

 Faizlerin düşük tutulması kurun aşırı artmasına yarıyor. Kur artışı dövizle borcu olan özel sektörü zorluyor. Bankalarda maliyeti kredilere yıkıyor. Belki kur artışı borsadan yabancının çıkışını zorlaştırabilir. Zira çok düşük kurda girenler, bu günkü kurdan ancak zarar ederek çıkarlar.

Sonuç olarak, artık Merkez Bankası Bağımsız karar vermeyi öğrenmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir