Döviz kurlarındaki artış, Türkiyenin dış borçlarının YTL karşılığını da artırdı.. Özel kesimin dış borçları nedeniyle sıkıntıya girip girmeyeceği , bu bağlamda daha fazla tartışılmaya başlandı. Zira , toplam dış borçlarımızın yarıdan çoğu özel sektör borçlarıdır.. Türkiye’nin 2005 yılı son çeyreğinde yani Ekim , Kasım , Aralık itibariyle Toplam dış stoku 170.1 milyar dolardır.. Bu borcun 87 milyar doları özel sektöre aittir. ( Hazine Müsteşarlığı web sayfasında kamu borçları dışında , Türkiye’nin toplam dış borcu ile ilgili daha yeni bir rakam yoktur. )
TÜRKİYE ‘ NİN DIŞ BORÇ STOKU
MİLYAR DOLAR
KAMUNUN DIŞ BORCU 89.2
KISA VADELİ 2.8
ORTA VE UZUN VADELİ 80.4
ÖZEL SEKTÖR DIŞ BORCU 87.0
KISA VADELİ 35.5
ORTA VE UZUN VADELİ 51.5
TÜRKİYE’NİN DIŞ BORÇ STOKU 170.2
Cari açığın finansmanı kısmen dış borçla yapıldığı için , 2006 yılının ilk 6 ayında dış borç stokunun daha yüksek olduğu açıktır.
Dış borç stokunda vadeli borçlar daha hızlı bir artış gösterdi.
Yine yukarıdaki tabloya göre ,özel sektörün toplam 36 milyar dolar, Merkez Bankası’ nın da 2.8 milyar dolar kısa vadeli dış borcu var. Özel sektörün 36 milyar dolar tutan kısa vadeli dış borçlarının yarısı, 17.8 milyar doları bankalara aittir.
Kur artışı , kısa vadeli borçlar açısından önemlidir.. Özellikle bankaların sendikasyon kredileri bir yıldan daha kısa vadeli olduğu için , ani kur artışları , bunları ve diğer özel sektörü zora sokabilir..
Özel sektörün orta ve uzun vadeli borçları , fazla sorun olmaz.. Çünkü ,kur artışı ile özel sektörün rekabet gücü artacaktır..Daha çok ihracat yapacaktır.. YTL olarak ihracat geliri artacaktır.. İşletme giderlerinin ihracat geliri içindeki payı artacaktır..
İç pazara çalışanlar ise ise , maliyet artışını kısmen de olsa fiyatlara yansıtacaktır.. Bir defa olarak , maliyet artışının fiyata yansıtılması her zaman enflasyona neden olmaz.. Fiyatlar genel düzeyi bir defa artar, o düzeyde dengeye gelir.. Örneğin , Euro’ya geçişte Avrupa Birliği’nde böyle oldu. Enflasyon, arz- talep dengesinin açılmasıyla başlayan bir süreçtir..
Öte yandan eğer ekonomik etkileri açısından bakarsak , dış borçlarda özel – kamu ayırımı yapmak o kadar önemli değil.. Çünkü:
- Gerek kamu ve gerekse özel sektör , dış borç aldığında içeriye kaynak girişi olur.. Ödediklerinde kaynak çıkışı olur.. Dış borçlar kimin olursa olsun , Kaynak giriş ve çıkışını etkilediği için , GSMH’nın büyüklüğünü etkiler..
- Yine dış borç alındığında döviz girişi , ödendiğinde ise döviz çıkışı olduğu için , kime ait olursa olsun , ülkenin döviz ihtiyaçlarını etkiler.
Bununla birlikte , bu günkü şartlarda kamu açıkları kapatmak için , özel sektör ise yatırım yapmak için dış borç alıyor..Bu durum fiilen kamu ve özel sektör borçlarının ekonomik etkilerinin de farklı olmasına neden oluyor.
Ayrıca ödemede , kamu sektörünün borç maliyeti topluma yayılıyor.. özel sektörde işletme üstünde kalıyor..