DIŞ BORÇLARLARIMIZ NEDEN RİSKLİ?

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu “Ba1” olarak teyit etti ve görünümünü “durağan”dan “negatif”e çevirdi. Değindiği ekonomik ve siyasi sorunlar içinde en fazla  ’artan kredi şoku riski ‘’ dikkat çekiyor. 

Açıklanan sorunlara ‘’Türkiye’nin kalkınmasından rahatsız oluyorlar ‘’ şeklinde gerçekçi olmayan , rasyonel olmayan tepkiler vermek  yerine , önlem almamız  gerekir.. Çünkü bu kuruluşlar sermaye çevrelerine ne kadar objektif ve güvenli bilgi verirseler, o kadar başarılı olurlar. Türkiye ‘nin kalkınması bu şirketlerin de işini artırır. Neden düşman olsunlar? 

 

 

Kredi riski, bir borçlunun borcunu ödeme noktasında başarısız olması durumunda ortaya çıkan risktir. Türkiye’nin dış borçları açısından bu gün itibariyle böyle bir risk yoktur. Ancak bu gidişat devam ederse, böyle bir riskin de kaçınılmaz olduğu ortadadır.  

1.Türkiye’nin bu ay veya geçen ay ne kadar dış borcu var? Kimse bilmiyor. Dış borçları takip eden kuruluş Hazine Müsteşarlığı ancak altı ay öncesi, yani 2016 yılı III. Çeyrek rakamlarını açıklamış. Takriben bu gün dış borç stoku 420 milyar dolar civarındadır. Bu toplam içinde Özel sektörün dış borcunun 208 milyar doları uzun, 91 milyar doları kısa vadeli borcu var.  

Dış borçları yöneten kuruma ‘’ Borç idaresi ‘’ denilir. Türkiye de hazine aynı zamanda bu görevi iyi yürütemiyor. Bu sorun,  önlem almakta sıkıntı yaratabilir.  

2. Merkez bankası raporunda 2011 sonuna göre, yani beş sene içinde dolar kurunun yüzde 210 oranında arttığı belirtiliyor. Buna karşılık, Brezilya, Endonezya, Filipinler, G.Afrika, Kolombiya, Macaristan, Malezya, Meksika, Polonya, Romanya ve Şili ‘nin oluşturduğu 11 gelişmekte olan ülke parası karşısında Dolar kuru daha düşük yüzde 145 arttı. Yani Türkiye Dünyadan ayrıştı. Kurlardaki bu artış dış borç yükünü artırdı.  

3. Bir yandan kur artarken, öte yandan yabancı sermaye girişi azaldı.

Aşağıdaki tabloda 2015 ve 2017 yılları Ocak ayı itibariyle kümülatif olarak yabancı yatırım sermayesi girişi yer almaktadır. 2015 Ocak ayında giren yabancı sermaye 52.2 milyar dolar iken, iki sene sonra 2017 ocak ayında 32 milyar dolara geriliyor.  Üstelik bu giren sermayenin 11.6 milyar doları da nereden geldiği belli olmayan paradır.

 

 

Dış borçları ödemek için  önce gelir yaratmak , sonra da bu geliri dövize çevirmek gerekir. Düşük büyüme nedeni ile gelir yaratamıyoruz… Başta Turizm gelirimiz ve ayrıca yabancı sermaye girişi azaldığı içinde döviz gelirimiz yetersiz kalıyor.  

4)  Döviz gelirimiz düştüğü için dış borç ödeme için gerekli olan döviz ihtiyacını hazırdan karşılıyoruz. Bu nedenle Merkez Bankasının döviz stoğu da geriledi. ( Aşağıdaki tablo )  

2017 Ocak ayında 89.1 milyar dolar olan döviz varlıklarının 54.7 milyar doları, şarta bağlı döviz yükümlülükleri, yani bankaların mevduat munzam karşılığı olarak yatırdıkları dövizlerdir. Merkez Bankasının elinde kendi dövizi olarak yalnızca, 34.4 milyar doları vardır.  

Özetle, bir sıkışık durumda MB elinde dış borç ödemek için yeterli döviz rezervi yoktur. 

Sonuç: Raiting kuruluşu veya kim olursa olsun, siyaha beyaz diyebilir mi ? Bu tablo karşısında, her şey yolunda olabilir mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir