DIŞI SENİ YAKAR… İÇİ BENİ…

CHP  Genel Başkanı  Kılıçdaroğlu , ‘’Aslında demokrasi varsa , kurultaylar olacaktır. Kurultayı engellediğimiz zaman , demokrasiye karşı çıkmış oluruz .’’ diyor.

 

Bir söz var…  Dışı seni yakar… İçi beni…

 

 

 

Dışarıdan bakanlar , bak Kılıçdaroğlu demokratik düşünüyor, diyeceklerdir. Ancak ‘’ lafla peynir gemisi yürümüyor ‘’ Biraz meselenin derinine inersek  ve   Kurultay imzalarına  bakarsak , aslında Kılıçdaroğlu’nun  giydiği bu demokrasi gömleğinin aldatmaca olduğunu görebiliriz. Zira eğer Kılıçdaroğlu Kurultay için demokratik davransaydı , Tüzüğün verdiği demokratik hakkı kullanan 362 kurultay delegesinin talebini kabul ederdi. Kurultayı bu talep üzerine toplardı. Oysaki Kılıçdaroğlu bu imzaları boşa çıkarmak için , Demokrasinin ve hukukun  arkasından dolandı… Önce kendi kurultayını ilan etti. Arkasından  3 gün sonra da imza verenlerin talebi için kurultay ilan etti. Ve hemen de tüzük için ne varsa 26  şubat kurultayında yapılacağını  ve 3 gün sonra yapılacak kurultay’ın  toplanmasına gerek kalmayacağını açıkladı.

 

Kılıçdaroğlu , partide yeni bir sorun olmasın diye antidemokratik davrandım diyebilirdi. Böyle olunca daha inandırıcı olurdu. Ancak aleni anti demokratik tutumunu , 362 delegeyi pay- pas etmeyi  demokrasi diye yutturmak , CHP ‘nin tarihinde yoktur ve CHP için  en büyük talihsizliktir.

 

Kaldı ki , kendisinin kurultay kararından önce imzalar partiye verildiği için tüzüğe göre  öncelikle imza sahiplerinin talebini yerine getirmesi gerekirdi. Şimdi , hem antidemokratik davranmış , hem de tüzüğe aykırı yani hukuksuz davranmıştır. Bir hizip yaratmıştır. İmza verenler Kılıçdaroğlu kurultayına katılmazsa , parti yıpranacaktır. Ayrıca hukuk yoluna giderlerse , kayyum riski de doğacaktır.    

 

Her halde imza verenler kendilerini pay – pas eden Kılıçdaroğlu kurultayına katılmayacaklardır. Aksi halde hem oyuna gelmiş olurlar hem de  kendileri ile çelişkiye düşmüş olurlar..

 

Kamu oyunda CHP’ nin AKP’nin dümen suyuna girdiği tartışılıyor. Böyle bir yargı neden oluştu ?

 

Başbakan  bilerek  bir laf atıyor.. Kılıçdaroğlu bu lafın arkasından gidiyor.

Türkiye’nin gerçek ekonomik , siyasi ve sosyal gündemi kayboluyor.

 

AKP’ nin söylemleri  YCHP’ yöneticilerinin kafası karışıyor. Söz gelimi, Başbakan , muhafazakar ve dindar bir nesil diyor… Bu yolla AKP’nin gerçek niyeti  ortaya çıkıyor.  Kılıçdaoğlu böyle bir uygulamanın Demokrasiye aykırı olacağını ,  Atatürk’ün yolundan , laiklik ilkesinden , sapma olacağını vurgulamıyor. CHP’nin  Atatürk ve laiklik   yolunda direneceğini açıklamıyor… Şimdiye kadar gençlik dinsizmiydi ? diye laf yarıştırıyor ?

 

Kılıçdaroğlu’ndan sonra YCHP , Atatürk ve laiklik konusunda ürkek davranmaya başlamıştır. Parti , adeta panik yaşamaktadır. Bu panik nedeniyle her kesime taviz vermiştir. AKP’nin değerleri ile inceden inceye yarışmaktadır.  Bu şartlarda CHP’ nin gerçek değerleri , partiyi parti yapan değerleri , kalmamıştır. CHP’ ye oy veren on milyon insan tedirgindir. Maalesef  CHP  bir akıntıya kapılmış ve nereye gideceğini kimse bilmiyor.

 

Genel seçimlerde , YCHP’nin yine AKP’ nin kuyruk suyunda , çalışmayan her aileye 600-1200 lira verileceğini parti programına koymuştu. Ben de ‘’böyle  olursa kimse çalışmaz. AKP gibi ulufe dağıtmak yerine , bu paralarla  devlet fabrika kursun , iş yaratsın.  Çalışanların maaşından dörtte bir keserek  hisse versin. Zaman içinde bu fabrikalar çalışanlara devir edilmiş olur. ‘’ şeklinde bir alternatif teklifte bulunmuştum.

 

Ekonomi Muhabirleri derneğinin yemeğinde bu hususu sormuşlar… Kılıçdaroğlu cevap olarak ‘’ O parti politikalarını bilmez .’’ diye cevap vermiş.

 

Benim , 1960- 1970’li yıllarda , akademik kadroya geçmeden önce ,  CHP’ de çalıştığımı , 2000 ‘den bu güne kadar  sayın Baykal’la çalıştığımı , her seçimde Algan Hacaloğlu ‘nun hazırladığı parti programına iktisat konusunda katkı yaptığımı , CHP   Genel merkez , İstanbul  ekonomik ve sosyal araştırmalar formu başkanı olduğumu da Kılıçdaroğlu bilmez. Çünkü o zamanlar kendisi DSP’ de adaylık peşindeydi. Ancak 1999 yılında DSP’ adaylığını reddetmişti.

 

Dedim ya… Dışı seni yakar… İçi beni…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir