2004 yılında ithalatımız, ihracatımızdan çok fazla oldu… Dış ticaret açığımız 34.4 milyar dolara çıktı… Bu rakam ekonomik istikrar açısından tek başına çok anlamlı değildir… Zira:
Gelişmekte olan bir ülke olarak, yatırım malına ihtiyacımız var… Teknoloji ithal etmek zorundayız. Eğer ticaret açığımız bu nedenlerle ortaya çıkmış ise, üzülmeye gerek yoktur… İthal ettiğimiz yatırım malları, teknolojiyi kullanarak kurduğumuz fabrikalar, üretim yapacak… İhracat malı üretecek… Ülkenin potansiyel döviz kazanma imkanları artacaktır… Ayrıca istihdam aratacak… Ve işsizlik azalacaktır… Bunun için açığa katlanmak zorundayız…
Aşağıdaki tabloda 2004 yılı ithalat yapısı yer almaktadır… Bu tabloya baktığımızda gerçek durumun daha farklı olduğunu görüyoruz…
2004 yılı ithalatımızın yapısı
İthal Malı Milyar Dolar Yüzde Pay
Sermaye Malı 17.3 17.8
Ara malı 65.4 67.3
Tüketim malı 14.0 14.4
Diğer 0.5 0.5
Toplam 97.2 100.0
2004 yılında sermaye malına yakın tüketim malı ithal edildi… Kaldı ki ithalatın üçte ikisi de aramalı şeklinde oldu.
Aramalı ithalatı şunu ifade ediyor: Biz, aramalını Türkiye’de yapmak yerine, ithal ediyoruz… Bu aramaları işleyip, yeniden ihraç ediyoruz… Veya içeride nihai mal olarak kullanıyoruz.
Örneğin, iplik yapmak için kullandığımız pamuğun üçte birini ithal ediyoruz… Veya kumaş yapmak için kullandığımız ipliğinde önemli bir kısmını ithal ediyoruz…
Bu durumun üç önemli sonucu ortaya çıkıyor…
1) Hammadde ve aramalı ithalatının artması, bu gibi mallarda iç üretimin azalmasına ve işsizliğe neden oluyor…
2) İhracatımız ithalat bağımlı bir yapı kazanıyor… Mevcut durumda ihracatımızın yüzde 65 ile 70‘i ithal malıdır… Yani biz 2004 yılında 62.8 milyar dolarlık ihracat yaptık… Ancak bu ihracatımız içinde bizim yarattığımız katma değer, 18-20 milyar dolar oldu… Yani gerçek ihracatımız bu kadardır…
Eğer ihracatımız 300-500 milyar dolar olsaydı, sorun yoktu… Ancak zaten ihracatımız ithalatımızın üçte ikisi kadardır… Birde ayrıca bu ihracatında üçte ikisi ithalat malıysa, “O zaman el aleme çalışıyoruz” demektir.
İşin Gerçeği de budur… Dış ticarette verdiğimiz 34.4 milyar dolar açığın bir kısmını turizm ve işçi gelirleriyle kapatıyoruz… Kalan kısım cari açık şeklinde dış borçla kapatıyoruz.
3) Bu açıklar ve dış borçlar vergi geliri ile kapatılıyor… Yani vergi mükelleflerinde yatırım malı dışında her nedenle olursa olsun ithal malı kullananlara gelir aktarması oluyor…
Sonuç: Kurlar baskı altında tutulduğu sürece bu sorunlar devam edecektir… Ancak sürdürülmesi mümkün değildir.