Ocak ayında İhracat artışı durdu… İthalat yüzde 10.6 arttı… Aylık dış ticaret açığı 2.4 milyar dolar oldu.(Geçen yıl ocak ayında 1.7 milyar dolar idi.)
Aslında ocak ayı dış ticaret açığının en düşük olduğu aydır… Eğer şartlar değişmezse ,bu yılki dış ticaret açığı 40 milyar doları geçer…
Osmanlı İmparatorluğunda, Padişah yönetimi Kapitülasyonlar yoluyla dışarıya kaynak aktarılmasına neden olmuştu…
Bugünkü yönetim ve IMF işbirliği , kapitülasyonlardan yüzlerce kat daha fazla kaynak çıkışına neden oluyor… Hatta ülkenin kan kaybetmesine neden oluyor…
Dış açık veriyoruz… Bu açığı dış borçla kapatıyoruz…Yani kan kaybı çift yönlü oluyor… Bugünümüzü de kaybediyoruz…Yarınımızı da satıyoruz…
Dünyanın yaşamakta olduğu Küreselleşme sürecinde en çok kaybeden biz oluyoruz… Küreselleşme sürecini önlemek elimizde değil… Ancak eğer istersek bu süreçten karlı çıkmak elimizdedir…
Ne var ki IMF bizim karlı çıkmamıza izin vermez…Ekonomi yönetimi de enflasyonu bahane ederek ve kısa dönemli siyasi hesaplar peşinde olduğu için bu süreçte Türkiye’nin kan kaybına kulak asmıyor…
Türkiye’nin kan kaybı, düşük kur politikasından ileri geliyor…Politika diyorum… Zira geçmişe bakarsak, ekonomi Yönetiminin düşük kuru bir politika aracı olarak kullandığını göreceğiz.
1999 sonunda, IMF ile stand-by düzenlemesi yapıldı…Bu düzenleme içinde ki “Sabit kur rejimi” ve çoğu insan muhalefet etti… Bizim gibi birçok insanda, Faiz-Kur makasını açacağı için ”sabit kur kriz getirir” dedik… Kriz geldi.
Dalgalı kur’a geçtik… Dalgalı kur’da da faiz-kur makası açıldı…Cari açık daha çok arttı… 2000 yılında 10 milyar dolar olan cari açık 2004 yılında 15.5 milyar dolara çıktı…Yine her iki rejimde de sıcak para girdi… Uzun vadeli yatırım sermayesi gelmedi.
Nasıl oluyor da birbirinin yükseksen derece tersi iki rejimde aynı kapıya çıkıyor?
Bu sonuçlar kamu oyunda iki konuyu tartışmaya açmalıdır?
1) Demek ki “Dalgalı Kur Rejimi” zannedildiği gibi serbest çalışmıyor…Makro dengeleri sağlamıyor…
2) Merkez Bankası dalgalı kur rejimiyle birlikte,kurlara dolaylı müdahale etti.. Sistemi çalıştırmadı.
Müdahale şöyle oldu : Merkez bankası uzun süre , döviz alımlarını durdurdu…Gecelik faizleri enflasyona paralel olarak düşürmekte ağır davrandı.. Bilerek geç kaldı.Sonuçta faiz-kur makası açıldı…Sıcak para girmeye başladı…Sıcak para döviz arzını artırdı…Döviz arzı arttıkça ,döviz fiyatları düştü…Türk Lirası değerlendi…
Yani bir “ Kısır döngü” oluştu…Şimdi Merkez Bankası istese de bu tuzaktan çıkamaz.
Çözüm, kur rejimini değiştirmektir. Gerçekçi kur uygulamasına gitmektir.