1980’li yıllarda “Gelişmekte olan Ülkelerde Borç Krizi” yaşandı… Gelişmiş ülkeler bu krizi çözmek için önlemler aldılar…Türkiye Dış Borç sorunu yaşayan söz konusu 17 ülke içinde yer almıyordu…
Bugün durum tersine döndü… Türkiye dış borç sorunu olan ülkeler içinde ilk sıralarda yer alıyor…
Birtakım oranlara ve yalnızca Kamu Dış Borcuna sığınarak, Dış Borçları “ Sürdürülebilir” göstermek ,gerçeklerle bağdaşmıyor.
Bir defa tek başına Borç stoku rakamı, veya kamu dış borçlarının GSMH‘ya oranı borç yükü konusunda kesin bir gösterge olmuyor..
Türkiye’nin 2002 yılında toplam dış borç stoku 130 milyar dolar idi… 2004 yılında 162 milyar dolara çıktı.. İki yılda 32 milyar dolar arttı…
Ayrıca yine 2002 yılında toplam dış borç stoku içinde kısa vadeli Dış Borç stok’u, 16 milyar dolar iken iki yıl sonra 2004 yılında 32 milyar dolara yükseldi.
Demek ki , dış borç stoku çok hızlı artıyor…
162 milyar dolar tutan dış borç stokunun yaklaşık olarak yarısı Kamunun yarısı da özel sektörün dış borcudur.
Aslında Dış Borçlar ödendiğinde, kamu veya özel sektör tarafından ödenmesi o sektöre getirdiği yük açısından farklı oluyor.. Buna karşılık ekonomik etkileri açısından fark etmiyor…Zira kime ait olursa olsun;
– Dış Borçlanmayla ülkeye kaynak giriyor… Dış borcu geri öderken kaynak çıkıyor… Bu nedenle Gayri Safi Milli Hasılanın büyüklüğünü etkiliyor.
– Dış Borçlar, döviz arzını ve döviz talebini etkiliyor…Zira ödemede ,ayrıca dövize ihtiyaç var.
Bu nedenle Kamu-Özel dış borcu değil, Türkiye’nin dış borcu önemlidir.
Yine Borç Stok’u kadar, Faiz ve Vade yapısı da önemlidir… En önemlisi “geri ödeme kapasitesidir”
Örneğin , bizim gibi yılda 16 milyar dolar cari açık veren bir ülkenin dış borç ödeme kapasitesi eksi değerdedir.
Özetle, Kamuya ait Dış Borcun GSMH’ya oranına bakarak Dış Borçların geleceği ile ilgili tahminler yürütmek veya borçların sürdürülür olmasına karar vermek mümkün değildir.
“Dış Borçlarımız neden bu kadar arttı?” Sorusuna cevap vermekte, şimdiden sonra ne yapmamız gerektiğine ışık tutacaktır.
Temel sorun dış borç yönetiminin yanlış yapılmasıdır..
Dış borç, ülkede döviz darboğazı varsa, bunu aşmak için… Veya ekonomide verimliliği artıracaksa alınır.. Ülkede büyük altyapı yatırımlarının ve gelir getirecek projelerin finansmanı için dış borca başvurulur… Bu yolla ortaya çıkacak verimlilik artışı ve gelir artışıyla, dış borç kendi kendini ödeyebilir.. Ancak eğer bizde olduğu gibi, cari açığı veya bütçe açığını ödemek için dış borç alırsanız, hem ödeme kapasitesiniz düşer, hem de borç stoğunuz artar. 1992 yılında ilk defa Bütçe açıkları dış borçla kapatılmaya başlandı.
Sonuç olarak, dış borçların gerçek yükü, kağıt üstünde göründüğünden daha fazladır.