DIŞ BORÇ ŞAKAYA GELMEZ

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ bütçe konuşmaları sırasında IMF ye olan borçlarımızı ödedik diye övündü. Bu sözü Başbakanlığı sırasında Sayın Erdoğan çok söylerdi. Ancak Ali Babacan ‘ın söylemesi garip oldu.

Türkiye’nin 2002 yılında 129 milyar dolar dış borcu vardı. Bu gün 402 milyar dolara çıktı. Gerçekte IMF’ ye ödenen 20 milyar dolara karşılık, 12 yıllık AKP iktidarında 273 milyar dolar yeni dış borç alındı. Bu alınan dış borcun 20 milyarı ile IMF’ borcu ödendi. Geride dış borçları artıran daha 253 milyar dolar yeni borç var.


Babacan, kamu dış borcu ile özel dış borç farklı diyorsa, asıl yanılgı burada ortaya çıkıyor. Çünkü dış borç olarak kamu veya özel değil, Türkiye’nin dış borç stoku vardır.

2000 yılında kısa vadeli dış borç stoku, 28 milyar dolara çıkmıştı… Bu borçların yaklaşık 12 milyar doları, bankaların Sendikasyonu kredisi şeklinde aldıkları kredilerden oluşuyordu.

Sendikasyonu kredileri, birden fazla bankanın bir araya gelerek ortak kredi vermesidir. Böylece bir sorun olursa, bankalar riski de bölüşmüş oluyorlar.

2001 krizinden sonra, bankaların 12 milyar dolar tutan kısa vadeli dış borçları tamamen ödendi ve Türkiye‘nin kısa vadeli dış borç stoku, 12 milyar dolar azalarak 16 milyar dolara indi.

Fona devredilen bankaların dış borcunu fon aracılığı ile hazine ödedi… Hazinenin ödemiş olması demek, dış borcun toplum tarafından ödenmesi demektir… Yani içi boşaltılmış bir bankanın dış borcunu biz millet olarak ödedik… Bu borcu ödediğimiz vergilerle kapattık.

Kaldı ki:

ABD ve AB kendi parasıyla borçlanıyor. Bu ülkelerde iç ve dış borç ayırımına gerek yoktur. Kendi dolarları veya Euro’ları ile dış borç alıp, geri ödüyorlar. Türkiye ise dövizle borçlanıyor. İster devlet, ister özel sektör olsun, sonunda bu borçları dövizle ödeyeceğiz. TL’ mizin olması yetmez.. Ayrıca dövize ihtiyaç var. Geri ödemede dövize olan talep artacak ve kur etkilenecektir.

İster özel sektör, isterse devlet alsın, dış borç alındığında ülkeye kaynak girişi, ödendiğinde kaynak çıkışı olur. Milli Geliri doğrudan etkiler.

Kur artışlarında dış borç stokunun TL karşılığı artıyor. Özellikle 134 milyar dolar tutan bir yıldan daha kıs vadeli dış borçları çevirmekte sıkıntı olursa, bunu yine bu toplum katlanacaktır. Ekonomik krizlerin maliyetini hepimiz çekiyoruz.

Ekonominin kırılgan olması ve dış borç stokunun ödeme kapasitesinin üstünde artması nedeniyle Türkiye daha yüksek faizle borçlanıyor. Dış borçlanma maliyetinin artması da ekonomide maliyet artışına yansıyor.

2002 yılında Latin Amerika ülkelerinin dış borcu bizden daha yüksek idi. Bugün bizim dış borçlarımız bu ülkelerden daha fazladır. Rusya’nın 700 milyar dolar dış borcu var. Ancak Rusya bu borcunu petrol geliriyle ödüyor. Biz ise bir yandan döviz kazanamıyoruz. Tersine cari açık yoluyla döviz kaybediyoruz. Güvendiğimiz sıcak para, yani el parası da artık geri çekiliyor. Ödeme kapasitemiz düşüyor.

Bu şartlarda IMF’ ye 20 milyar dolar ödedik demek, şaka gibi geliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir