DEVLET KAYNAK BULMAZ, YARATIR

Kalkınma politikalarının üçayağı var… Büyüme… Sosyal gelişme ve huzur.

 

Sosyal gelişme, istihdam politikaları, gelir dağılımı politikaları ve sosyal yardımlarla sağlanır. Sosyal destekler insan odaklıdır. Ancak toplumda yeni bir haksız dağılıma yol açmadan, prensip bazında yapılmalıdır.

 

Siyasi iktidar sosyal yardımları, siyasetin bir aracı olarak kullandı ve seçilen insanlara tek tek dağıtarak ekonomiye kötü bir miras bıraktı.

 

Muhalefet partilerinin bu yoldan başka çözüm kalmadı. Muhalefet partileri bu günkü siyasi platformda, uzun dönemli makro politikalarla toplumsal refahı hedeflerse siyasi açıdan rekabet edemezler. Çünkü İktisatta kuraldır, insan ekonomik çıkarları açısından uzağı göremez. Yakına odaklanır. Kısa dönemli çıkarlarını tercih eder. Birde alıştığı sistem varsa, uzun dönemli çözümleri tercih etmez. Bunun için siyasi partiler parasal yardım konusunda yarışıyorlar.

 

 

 

Aslında, durgunluk dönemlerinde, düşük gelir guruplarına bütçeden para aktarmak, toplam talebin artmasına ve ekonominin canlanmasına neden olabilir. Ne var ki Siyasi iktidar en yüksek büyüme dönemlerinde dahi parasal yardımlar yaptı. Yani yardımlar ekonomik konjonktür amaçlı değil, siyasi odaklı yapıldı.  

 

CHP ‘ programı açıklanmadan, emekliye yılda iki ikramiye verileceği tartışıldı. Başbakanın ‘’kaynağı nerden bulacaksınız ‘’sorusuna, CHP yetkilisi  ‘’ önce yaptım, yine yaparım  ‘’şeklinde cevap verdi.  Maliye Bakanının, Kaynağı göstersinler demesine karşı, Kılıçdaroğlu ‘’ Bu ülkede vergi toplamasını, bütçe yapmasını biliyorum diyen 10 kişiden biri benim ‘’ diye cevap verdi.

 

Eğer iktisat mantığı içinde kalırsak, bunların tamamı yanlıştır.

 

1.Bir Hükümet kaynak bulmaz, yaratır.

 

Hükümetlerin görevi kaynak yaratmaktır. Söz gelimi, kullanılmayan, boş bir arsa veya arazi’ye daha yüksek oranda vergi koyarsanız, arsa veya arazinin boş kalma maliyeti yüksek olur. Bu nedenle sahibi bu arsa veya

araziyi üretime sokar. Eker-biçer veya Üzerinde bina yapar.  Hem bu Arsa ve araziden boş durduğu zaman daha fazla vergi alınmış olur. Hem de üretim veya inşaat sonrası vergi alınır.

 

Ekonomiden sorumlu bakan, Türkiye’ de kayıt dışı ekonomi oranının yüzde 30 olduğunu söyledi. Kayıt dışı ekonominin bir kısmı kayıt altına alınarak yeni kaynak yaratılabilir.

 

2.Bütçe politikası iktisadi konjonktüre göre değişir.

 

Bütçenin Denk Bütçe olması şart değil.  Eğer ekonomide durgunluk varsa bütçe açığının genişletici etkisinden yararlanılır.  Ekonomi canlanır. Eğer ekonomide yüksek enflasyon varsa bütçe fazlası verilir. Ya da kamu harcamaları kısılır.  Toplam talep düşer.

 

Söz gelimi, 2001 krizinde yüksek enflasyon olduğu için, güçlü ekonomiye geçiş programında, kamuda çalışanların maaş ve ücretlerine,   gerçekleşen enflasyon kadar değil, hedef enflasyon kadar zam yapıldı. Gerçekleşen enflasyon daha yüksek olduğu için aradaki fark oranında kamuda çalışanların geliri kısıldı.

 

Bütçe açıklarının borçlanmayla karşılanması, reel faiz varsa, devletten özel sektöre, tersine eksi reel faiz varsa özel sektörden devlete gelir aktarılmasına yol açar. Yani Gayri Safi yurt içi hasıla içinde kaynak dağılımına yol açar. Gelir dağılımını olumsuz etkilenir. Ancak kaynak kaybı olmaz.

 

Bir gerçek var ki, bütçe politikası memur kafasıyla yönetilmez. Zira iktisat politikası her zaman mevzuata veya mantığa uygun olmayabilir.

 

3. Bütçe kaynaklarının nasıl kullanılacağına halk vize verir.

 

Siyasi partilerin halka sunduğu iktisadi ve sosyal politikalar siyasi süreç içinde halk tarafından uygun görülürse, hükümetler de bütçe kaynaklarını aynı paralel de kullanabilir.
 

Siyasi partiler bundan sonra hangi yollardan nasıl kaynak yaratacaklarını da halkın onayına sunmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir