DEVLET BOŞLUK BIRAKIRSA TARİKATLAR DOLDURUR

YÖK ‘ün görevden aldığı bir rektör, bir konuşma sırasında , ’’Beni tarikat okuttu.. Üniversiteyi ve kariyerimi finanse etti.. Ne olursam olayım , minnet borcum var.. ‘’ demişti.

 

Önceki günkü Sabah gazetesinde , Fetullah Gülenin , kendisini ve nurculuğu  ifade etmeden önce öğrencilere eğtim ve yurt için yardım topladığını ve bu günkü Fetullah Gülen okullarının bu şekilde doğduğunu yazıyordu.

 

1950 yılından önceki uygulamada ,eğitimin  tamamını  devlet organize ediyordu.. yetenekli olanlar parasız yatılı okullarda okuyordu..Köye köylüye dönük , ‘’Köy  Enstitüleri ‘’vardı. Bu uygulamalar Demokrat parti döneminde de bir süre devam etti.. Ne zamanki eğitim kısmen özleştirildi ,  Eğitimde devlet boşluğu ortaya çıktı.. o  zaman okumak hevesinde ve yeteneğinde olanlar tarikatların kucağına düştü.

 

 

Siyasilerin bilinçsizliği , Ecevit’in Fetullah Gülenin yurt dışındaki  okullarını övmesiyle dibe vurdu.. Zira bu defa  ,  ‘’eğer bu okullar çok gerekli ve Türkiye için faydalı iseler , o zaman devlet neden bu işi yapmadı.? Sorusu ortaya çıkmış oldu.

 

Aslında  devletin eğitimde boşluk bırakması ve paralı eğitim anlayışı , eğitim sistemini her türlü istismara açık hale getirdi..

 

Siyasi iktidarlar ve özellikle 1980 ihtilalini yapanlar , eğitimde  devleti fakirden alıp zengine veren bir  düzen haline getirdiler..Şimdi  AKP iktidarı bu düzeni  daha da geliştirmek istiyor.

 

Örneğin yüksek öğrenim sistemi  aynen böyle çalışıyor…

Vakıf Üniversiteleri öğrenciden yüksek ücretler alıyor.. Ancak aynı zamanda da devlet desteği alıyor..

 

 Yaya göre, vakıf üniversiteleri bütçelerinin yüzde 40’ı kadar , devlet bütçesinden yardım alıyor.. Bütçe vatandaşın vergisi demek olduğuna göre  ve vergilerin yüzde 70’ini zengin –fakir aynı oranında verdiğine göre , demek ki devlet fakir fukaradan topladığı vergiyi , zengin paralı okusun diye özel üniversitelere aktarıyor.  İş burada bitmiyor.. Milletin malı olan ormanları , arsa ve arazileri de tahsisi ediyor.. Önceleri bedava veriliyordu.. Şimdi sanıyorum bir bedel alınıyor.  Üstelik Doğramacı ‘nın Bilkent için aldığı arsalarda villa yapıp sattığı da meclis araştırma komisyonunun raporlarında yer alıyordu..

 

Vakıf Üniversiteleri gittikçe özelleşiyor.. Çünkü bu üniversitelerde görev yapan rektörlerin ita amirliği , mütevelli heyet başkanlarına verildi.. Mütevelli heyet üyeleri de vakıf sahibinin istediği insanlardan oluşuyor..

 

Bütün bunların ötesinde, siyasi iktidar YÖK nedeniyle devlet Üniversitelerinde kadrolaşmada zorlanıyor..Ancak vakıf Üniversitelerinde bu işi daha rahat yapıyor..  İstanbul Ticaret Odasının vakfına ait olan  Ticaret Üniversitesinde , hukuk fakültesi dekanı olan Prof. Dr. Aysel çelikel , kendisinin kadrolaşmaya alet edildiğini ve bu nedenle istifa ettiğini açıkladı. (Pazar günkü Cumhuriyet )

 

Öte yandan AKP iktidar olduğu ilk  yıl , özel okullarda okuyacak öğrenci başına  bütçeden  destek verilmesini önermeye başladı..

 

Eğitim bir toplumun geleceğidir.. Bu geleceğin tehlikede olduğunu daha açık görmeye başladık.. Beklenmedik köşe yazarları , tarikatları övmeye ve serbest olmasını savunmaya başladı..  Ummadığımız gazeteler , Osmanlı hanedanı için ‘’ evlerin döndüler ’’ diye manşet attı.. Ancak bu hanedanın bu gün Suudi Arabistan olurdu büyüklerinden birisi ‘’ Eğer  Atatürk bizi göndermeseydi Türkiye’’ dedi.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir