Öteden beri , Deniz Baykal’ın Türkiye de Laik demokrasi ve cumhuriyetin Misyonerliğini yaptığını söylüyorum . Bunu yaparken siyaset üstü davrandığı için bu güne kadar zaman zaman tenkit edildi.
Sayın Baykal ‘ın siyasette çok önemli ve çağdaş temel yaklaşımı var :
1)’’ Bu gün için Meclisteki milletvekili sayısı ve önceden yapılan kamu oyu yoklamaları önemli değil… Önemli olan ülkenin geleceği , devletin bölünmez bütünlüğü , laik demokrasi ve Cumhuriyetin korunmasıdır. Bu yolda çalışmak ve topluma bu gerçeği anlatmak sayılardan daha önemlidir. Bu yolda çalışırsak sonunda sayılar ve oranlar kendiliğinden düzelir. ‘’ diyor.
2) Yine , ‘’Siyasette kişiler önemli değil… Bende önemli değilim.. Önemli olan fikirler ve prensiplerdir. Her türlü siyasi birleşme ve solda bütünleşme prensipler düzeyinde yapılıp bu yolda eyleme geçmek gerekir. ‘’ şeklinde düşünüyor.
Gerçekten , bazı kişiler pazarlık gücü oluşturmak ve bu yolla bir partiden milletvekilliği kapmak için , ya ayrı bir siyasi parti kuruyorlar.. Veya çeşitli guruplar oluşturuyorlar. Bu yaklaşımlar siyaseti kirletiyor. Bunun içindir ki Baykal ‘’ insanlar değil, prensipler önemlidir ‘’diyor.
Kendi kendimize şu soruları sormalıyız … Eğer Baykal bu prensipleri takip etmeseydi , şark kurnazlığı yapıp her şeyi açık açık anlatmasaydı , parti çıkarını ve kendi çıkarını ön planda tutsaydı , Türkiye bugün olduğu gibi uçurumun kenarından dönebilirmiydi ?
ÜLKENİN VE CUMHURİYETİN GELECEĞİNİ MİLLET KORUMALIDIR…
Baykal Türkiye’nin içinde bulunduğu tehlikeyi önceden gördü. 2005 temmuzunda Cumhuriyetin geleceği ile ilgili endişelerini kamu oyuna açıkladı.
Zira , başbakanlık müsteşarının ‘’Cumhuriyet ve devlet dini temellere dayanmalı ‘’sözü , başbakan ve hükümet tarafından zımni olarak destek görmüştü.
Yine Başbakanın Meclis Başkanına, ‘’ acele etme 10-15 yıl sonra herkes aynı yere gelecek ‘’ demesi Başbakanın ve AKP ‘nin gizli niyetini ortaya çıkardı.
Baykal bunların gerçek niyetini sık sık açıkladı.. Ve ‘’ bu tehlikeden kurtulmanın tek yolu halkın devreye girmesidir ‘’ dir dedi. Bu defa halkın kendi geleceğine, Cumhuriyete ve laikliğe sahip çıkması gerektiğini savundu. En büyük gücün halkın kendisi olduğunu vurguladı.
Yine sık sık ve her platformda ‘’en az bir milyon insan Türkiye’nin gerçek sesini duyurmalıdır ‘’ dedi.. Bu yaklaşımı Tandoğan Mitingi ve Çağlayan Mitingine bir çağrı oldu.. Bu mitingler için altyapı oluşturdu.
Tayip Erdoğan’ın geçmişte ve bu gün yaptıklarını kamu oyuna açıkladı. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasını engelledi.
AKP’yi uyardı.. ‘’Çekirdek kadronuzdan ve Başbakanla aynı kafadan birisini aday göstermeyin’’ dedi.. Cumhurbaşkanının Türkiye’yi kucaklayacak bir insan olması gerektiğini vurguladı. Tayip veya aynı kafada birisinin Cumhurbaşkanı olması halinde Yüksek yargı organlarının , YÖK gibi anayasal kurumların , Üniversitelerin elden gideceğine dikkat çekti.. Aksi halde Halka ,’’ on dakika içinde Anayasa mahkemesine giderim ‘’ dedi ve gereğini yaptı.
ATATÜRK’ÜN CHP’Sİ YERLİ YERİNE OTURDU
AKP İktidarında , sanki iktidardaki parti CHP imiş gibi birçok insan CHP’ye ve Baykal ‘a yüklendi..
Bu insanların bir kısmı Soros vakfı gibi , sıcak para lobisi gibi lobilerin piyon olarak kullandıkları insanlardı.. Bunlar CHP yolunu kesme planının bir parçasıydı. Bunların yolu CHP kurultaylarında delegeye para dağıtmaktan tutun bazı medya mensuplarını satın almaya kadar uzanan bir yoldu.
Baykal son iki kurultayda partiyi , parti çalışmalarını engelleyen bu tasallutlardan kurtardı.. CHP gerçek hüviyetini buldu..
Baykal , Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecinde CHP sine- millete dönsün çağrılarının yanlış olduğunu ,ortamı boş bırakmak ve Meydanı AKP’ye bırakmak demek olduğunu şimdi çok net olarak ispatlamış oldu.
Şimdi , gerek medya ve gerekse tüm toplum , Baykal’ın ne yapmak istediğini , üstlendiği Misyonu çok iyi anladı.. Medyada anlamak istemeyen bazı sesler olabilir. Ancak onları da toplum çok iyi anlıyor.