DEMOKRASİYE KASİDE

Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi (AKPM ) ,’’ Türkiye de demokratik Kurumların İşleyişi  ‘’konulu oturum sonunda, Türkiye’nin 2004 te çıktığı denetim sürecine yeniden alınmasına karar verdi. 

Biz bu günlere, bağıra bağıra geldik.   

1980 siyasi partiler ve seçim kanunu, seçmenin siyasi sürece katılmasını engelledi. Öğrencilere, öğretim üyelerine siyaset yasağı getirdi. Ön seçimi zorunlu olmaktan çıkardı. Siyasi partiler de darbenin getirdiği siyaseti içselleştirdiler. Siyasi partiler kanunu ve seçim kanununu bu güne kadar değiştirmediler. Partilerde lider sultası oluştu. Bu süreç başkanlık sistemini doğurdu.

 

 

 

Avrupa Birliği sık sık, demokrasiyi bütün değerlerden üstün tuttuğunu sık sık tekrarlıyor. AB Genişlemeden Sorumlu Komiseri Hahn, ekonomik ilişkiler de dahil Türkiye ile olan tüm ilişkilerinde “hukukun üstünlüğünün” temel ölçüt olmaya devam edeceği uyarısında bulundu.

Bilmeliyiz ki, demokrasi ve hukuk alanında atacağımız her geri adım, Avrupa ile ilişkilerimizin bozulması demektir.  Bu durum Avrupa ile olan ticari ilişkilerimizi de olumsuz etkileyecektir. Türkiye’nin kalkınmasını olumsuz etkileyecektir.

Kalkınma veya İktisadi Gelişme bir ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılasındaki büyüme ve büyüme yanında sosyal ve kültürel değerlerin ve yaşam kalitesinin artmasıdır.

Ekonomik kalkınma veya İktisadi gelişme, Gayri Safi Yurt İçi Hasıla da büyümeyi de içine alan daha geniş bir kavramdır. Halkın değer yargıları, dünya görüşü ile tüketim ve davranış kalıplarındaki değişmeleri içerecek biçimde toplumsal ve kurumsal yapıda dönüşüme yol açan bir büyümedir.

Söz gelimi, bir toplumun eğitim düzeyi ve eğitim kalitesi, kişi başına düşen doktor sayısı, çocuk ölüm oranı, kişi başına düşen gazete, okuma oranı, öğretmen sayısı gibi sosyal ölçütlerle, çevre şartlarının iyileşmesi de kalkınmanın birer göstergesidir. Ayrıca teknolojik gelişmede kalkınmanın bir unsurudur.

Kalkınmanın iki temel ögesi, GSYH ‘da büyüme ve sosyal gelişmedir. Bir ülkenin sosyal gelişme seviyesi ‘’İnsani gelişme endeksleri ‘’ ve ‘’sosyal gelişme endeksleri ‘’ ile ölçülmektedir.*

Türkiye Birleşmiş Milletler ‘’İnsani gelişme endekslerinde ‘’188 ülke arasında 71 ve 72 sıralarda yer alıyor. Ekonomik özgürlük endeksinde 159 ülke arasında 90 sırada ve Ekonomik kırılganlık endeksinde 92 ülke arasında en sonuncu sırada yer alıyor. Küresel cinsiyet uçurumu endeksinde ise, 144 ülke arasında 130 sırada yer alıyor.

Sosyal refah (Social welfare) ise bütün bunların yanında toplumun bir bütün olarak sağladıkları maddi ve manevi tatmin düzeyinin yükselmesidir.

Yerleşmiş bir çağdaş anlayış olarak, Gelir artışı yüksek ve fakat bilgide, akılda geri, yaşam kalitesi düşük, katılımcı demokrasiye sahip olmayan bir toplum kalkınmış bir toplum değildir.

Başka bir ifade ile gelişmekte olan ülkelerin, gelişmiş ülke statüsüne geçmeleri ve toplumsal refahın artması için, yalnızca GSYH da büyümeyi, değil aynı zamanda ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmeleri de birlikte tamamlamaları gerekir.

 

Özetle, kalkınmanın ön şartı demokrasidir. Demokrasi İnsanlığın Ulaştığı en yüce değerdir. 80 milyon el birliği ile korumalıyız. Umarım bu toplum N. Kemalin Hürriyet kasidesi gibi Demokrasi içinde yeni kasideler bekleme ihtiyacında olmaz.

 

Ve umarım bir gün;

‘’ Ne vazgeçilmez imişsin ah ey yüce demokrasi,

Esiri aşkın olduk, gerçi mazide kaldı monarşi .’’ diye yazan yeni Namık kemallere gerek duymayız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir