1997 Güney Doğu Asya krizi ve 1998 Rusya krizi üstünden 8 yıl geçti.. Sıcak para hareketi bu krizlerin nedenlerinden biri idi.
Sıcak para bir süre güvenli limanlarda barındıktan sonra , tabiatı gereği yeniden özellikle bizim gibi spekülatif kazanç sağlayacakları ülkelere aktı.
Küreselleşme , sermaye hareketlerini son kertesine getirdi.. Finans sektörü şişti. Reel sektörle arasındaki farkı açtı.. Reel sektörü temsil edemiyor.. Denge bozuldu..
Sermaye hareketleri dışında küreselleşmenin getirdiği diğer sorunlarda sürdürülemez boyuttadır.. Bütün dünyada çalışan kesimin reel geliri düştü.. Konut kredilerindeki şişme, konut piyasasında riski artırdı. 6 eylül tarihli Financial Times’‘te Dünya ekonomîsinde ciddi bir yavaşlama beklendiği yazıldı. ABD’nin dev boyuttaki açıkları , Çin ve japonya’nın Dolar cinsinden finansal varlıkları , ürkütücü boyutlara ulaştı.
Özet olarak , Dünyada küreselleşmenin ve sıcak paranın getirdiği sorunlar tartışılırken , sıcak paranın en fazla tasallutu altında olan Türkiye’nin yara almadan sıyrılması mümkün görünmüyor.
O Kadar ki , Artık Türkiye’nin ekonomik istikrar için elinde bir araç kalmadı.. Örneğin vergiyi artırıp , tüketimi kısmak mümkün değil.. Çünkü tüketimi ucuz döviz ve ithalat etkiliyor.. Faiz artık , tasarruf ve tüketimi etkilemiyor.. Kur düşük kaldığı sürece içeride yatırım yerine aramalı ithalatı daha cazip oluyor. Tersine sıcak para faizi belirliyor. Merkez Bankası yalnızca sıcak para kaçmasın diye faizi artırıyor. Sıkı para politikasının bir önemi yok.. Çünkü sıcak para bol döviz , YTL ‘nin yerini aldı.
Bu yara dalgalanma şeklinde olmaz.. Çünkü dalgalanma bir süre sonra dengelerin yeniden aynı düzeye inmesidir.. Eğer makro dengeler oluşmuşsa, istikralı bir denge varsa , dalgalanma o zaman olur.. Bizim ekonomide , mayıs haziranda kur arttı.. MB faizi artırınca yeniden sıcak para girdi.. Kur düştü.. Cari açık devam ediyor.. Kırılganlık devam ediyor.. Kaldı ki artık faizler daha yüksek.. Bu nedenle özel sektör daha çok kısa vadeli dış kaynak kullanmaya başladı.
Yani dengesiz bir ekonomide veya makro göstergeler kararsız denge üstüne kurulmuşsa dalgalanma ile sorun çözülmüyor..Tersine daha çok olumsuz enerji birikmeye başlıyor.
Bu nedenle Türkiye ‘de eğer önlem almazsak , şimdi olduğu gibi ekonomi yönetimi her şey yolunda derse yeni bir dengeyi ekonominin kendi dinamikleri kriz yoluyla sağlar.
Büyümenin , sıcak para ve dış borçlanmayla sağlandığını sıcak para bizden daha iyi biliyor..
Bizdeki sorunu dış ekonomik ve siyasi olaylardan çok , yukarıda saydığım dengesizlikler ve iç siyasi olaylar belirleyecektir..
Örneğin Avrupa Birliği ile ilişkiler , yalnızca doğrudan yabancı
yatırım sermayesini etkiler.. Sıcak para zaten kısa vadeli ve gidicidir.. Kazancına bakar.. AB ise uzun vadeli bir yoldur..
İç siyasi olaylardan en önemlisi Cumhurbaşkanı seçimidir.. Sıcak para bu seçimin hesabını şimdiden yapıyor. Ancak siyasi iktidarda bu konuda inadını sürdürüyor.