Başbakan Erdoğan , Cumhurbaşkanı adayı olarak Gül’ün ismini Borsanın öğle tatilinde açıkladı.. Gül’ün adaylığına ilk tepkiler ise borsa ve dolar hareketleriyle ölçüldü..
Türkiye de piyasalar denilince yalnızca Borsa anlaşılıyor.. Dolar düşüp borsa artarsa iyimser hava var.. Ekonomi iyi gidiyor.. İstikrar var.. Yorumları yapılıyor.
Aslında , ekonomide kriz borsa ve döviz ile başlıyor.. Bu nedenle borsa ve dövizdeki hareketler kısa dönemli istikrarı gösterir. Orta ve uzun dönemde ise borsanın aşırı şişmesi , kurların düşmesi yani YTL’nin aşırı değer kazanması , tersine ekonomide bir istikrarsızlık göstergesidir.
Kaldı ki Borsa da bazen ters sonuçlar çıkabilmektedir.. İşlerin yolunda gitmesi halinde herkes borsanın artacağını düşünür.. Oysaki oyuncular herkesin böyle düşüneceğini hesaplar ve tersini yaparlar.. Bu anlamda borsa endeksi kısa dönemde de bazen ters yönde hareket edebilir.
Ekonomik ajanlar ekonomik istikrara kısa dönemli bakarlar.. Gerçekte ise istikrara orta veya uzun dönemli olarak bakmak gerekir..
Orta ve uzun dönemde ekonomik istikrar , para ve sermaye piyasalarının istikrarlı olması , kurun dengeli olması , cari işlemlerin dengede olması , işsizliğin kabul edilebilir bir düzeyde olması , gelir dağılımının düzeliyor olması , halkın ekonomik büyümeden pay alması ve en önemlisi de sabit sermaye yatırımlarının devam etmesi ile gerçekleşir.
SİYASİ GERGİNLİK YATIRIMI ENGELLER .
Gül’ün Cumhurbaşkanlığı siyasi ve sosyal gerilim yaratacaktır.. .
Siyasi ve sosyal gerilim ortamında hiç kimse sabit sermaye yatırımı yapmaz.. Fabrika kurmaz.. yerli ve yabancı sermaye uzun dönemli riske girmez..
Gül neden bir siyasi gerilim yaratacaktır.. Çünkü halkın yüzde 30’unu temsil eden bir partinin ikinci adamıdır.. Halkın yüzde 70’i Gül’ün cumhurbaşkanlığını hazmedemez..
Bu hazımsızlığın pek çok nedeni var..
Başbakan daha yolumuz var diyor.. İktidar olmadan da bu yolu söylüyordu.. Bu yol toplum tarafından laiklik karşıtı ve islama dayalı bir devlet modeli olarak algılanabiliyor.
B. Arınç , savaştan ve kelle koltuktan bahsediyor..
Gül , dış işleri bakanlığında tam teslimiyetçi bir politika izledi.. ABD’ye sürekli taviz verdi.. Kuzey Irakta organize olan PKK’ yı önleyemedi.. Tersine PKK terörü arttı. AB’ de Türkiye kişilikli bir politika uygulamadı. Ve Kıbrıs politikası tam bir fiyasko oldu.
TOPLUM KİME GÜVENECEK ?
İstanbul üniversitesi İktisat Fakültesi Mezun ve Mensupları vakfı olarak bir araştırma yaptırdık . Bu araştırmada halkın güveni olarak , Cumhurbaşkanı sayın Necdet Sezer on üzerinden 7.08 puan aldı.. Yani halk cumhurbaşkanına güveniyor.
Halkımız Cumhurbaşkanlığını siyasetin üstünde bir hakemlik müessesi olarak görüyor.. Atatürkün koltuğuna , silahlı kuvvetlerin başkomutanlığına saygı duyuyor.
Abdullah Gül şimdi ne derse desin , geçmişteki militan tutumunu türbanı siyasi simge olarak kullandığını kimseye unutturmaz.
ANAP’ ve DYP ‘nin de olaya uzun dönemli bakması gerekir.. Eğer meclise katılır , Gül’ü cumhurbaşkanı yaparlarsa , gelecekte muhtemel siyasi ve sosyal gerginliklerin baş mimarı olacaklardır.