ÇOK HARCAYANDAN ÇOK VERGİ TUTAR MI?

Maliye Bakanının geçenlerdeki açıklamasından anlaşılan , gelir vergisi fiili gelirler üzerinden değil de , yapılan harcamalara göre belirlenecek  potansiyel gelir  üzerinden alınacak.Bakanın söylediğine göre , yıl içinde çok harcama yapan lüks yaşayan örneğin tatilini yurtdışında geçiren, lüks ev ve otomobil alan, bankada birikmiş mevduatı fazla olan ve kredi kartı harcamaları yüksek olan kişiler az gelir beyan edemeyecek.

 

 

Bakan eğer Vergi konseyinin yasa önerisinden bahsediyorsa   bu tasarı   eski gider bildirimine benzeyen bir yaklaşım şeklindedir. Öneri şöyledir :

“Maliye Bakanlığı’nca yapılacak ön araştırmalar sonucunda; beyan ettikleri gelir ile harcamaları arasında uyumsuzluk tespit edilenlerden “yıllık özel gider bildirimi” istenebilir.

Yıllık özel gider bildiriminde, yıl içinde yapılan harcamalar ile bu harcamaların kaynağını teşkil eden unsurlara yer verilir.

Yıllık özel gider bildiriminde gelirleri ile harcamaları arasındaki uyumsuzluğun açıklanamadığı sonucuna ulaşılanlar hakkında özellikle vergi incelemesi yapılır. ‘’

Gelir vergisinin harcama bazına  göre düzenlenmesinin bir amacı da , yüzde 12’lere kadar gerileyen tasarruf oranını artırmaktır.  Ne var ki kazın ayağı öğle değil. Harcama kriterine göre vergi almanın önünde çok sayıda engel çıkacaktır.

1)    Türkiye de zaten tüketim vergileri var… ÖTV ve KDV’ de harcamaları cezalandıran vergilerdir.  Eğer tasarrufların artmasını sağlasaydı , bu vergiler sağlardı.

Söz gelimi ithal otoda bu vergiler arttı. Ancak otomobil satışları aynı oranda azalmadı. Çünkü Türkiye de gelir dağılımı bozuktur.  Lüks otomobilde fiyat arttıkça , herkes alamadığı için  çok kazananlar  veya servet sahibi olanların  , gösteriş amacıyla lüks oto talepleri de artıyor.

Ayrıca vergi yükü arttıkça , vergi  kaçağı da artıyor.  

2)    Maliye  vergi kaçağını önlemek zorundadır. Bunu yaparken mükellefi rahatsız etmeden yapacaktır. Aksi halde mükellefi zorlamak, herkesi  potansiyel vergi kaçağı olarak görmek ve töhmet altına sokmak anlamına gelir.   Kaldı ki , harcamaların   neden gelirinden daha çok diye birine soru sormak , mülkiyet kavramına ve serbest ekonomik anlayışa uymaz. Maliyenin görevini yapmadığı , kendi işini mükellefe yaptırdığını gösterir.

 

3)    Bakanın söylediği doğrudan bir harcama vergisi değildir. Ancak harcama bazlı olduğu için , aynı etkileri yapar.  Aslında  Genel harcama vergisi, matrahı tüketim olan kişisel ve vasıtasız bir vergidir.  Tüketim üzerinden alınan vergiler  dolaylı  vergiler olmalarına rağmen, dolaysız  bir vergi olan genel harcama vergisi gelir vergisinin bir alternatifidir.  Genel harcama vergisine  ABD’ de teşebbüs edilmiş ancak uygulanmamıştır. Geçen asrın ortalarında  Hindistan ve Seylanda uygulamaya konulmuş ve fakat 2 yıl sonra hemen kaldırılmıştır.

 

4)    Vergi sistemi ile fazla oynamak , mükellefin tepkisine neden oluyor. Maliye literatüründe ‘’eski vergi iyi vergidir ‘’ sözü var.  Vergi sisteminde reform yapmak gerekir ve fakat yeni vergilere reform yorgunu sisteme , mükellefin intibak etmesi ve vergiyi öğrenmesi zaman alıyor. Bu nedenle vergi sisteminde sık değişiklik yapmak , vergiye olan direnci artırıyor.

Maliye  Bakanlığının , harcama bazlı bir vergi sistemini ve yıllık özel gider bildirmini yeniden düşünmesi gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir