Ekonomi yazan bir meslektaşımız, “dışarıdaki oyuncular koalisyonlardan korkmadıkları ama özellikle CHP’ nin ekonomi politikaları konusunda endişeleri olduğu izlenimini veriyorlar” diyor. Dışarıdaki oyuncuların böyle düşünmesi normaldir.. Çünkü:
1) Bu oyuncular yalnızca sıcak para gibi sermaye hareketlerini dikkate alarak bu hükme varmışlardır..
2) Bu oyuncular, piyasa kavramında yer alan ajanların çok küçük bir kısmıdır.
Piyasa nedir? on yıl önce böyle bir soruya ihtiyaç yoktu.. Bu gün piyasa denilince yalnızca para ve sermaye piyasası anlaşılıyor..
Gerçekte ise, piyasa mal ve hizmetlerin, mal ve hizmetleri temsil eden değerlerin, fiilen veya çeşitli iletişim kanallarıyla alınıp satıldığı bir çerçevedir. Piyasa ekonomisi ise, arz ve talep aracılığı ile işleyen fiyat mekanizması yoluyla hangi mal ve hizmetlerin kimler için üretileceğinin belirlenmesidir.
Piyasa denilince yalnızca, para ve sermaye piyasasının hatta yalnızca borsa ve döviz kurunun anlaşılmasının nedeni medyadır.. Medya borsa artınca kur düşünce piyasalar iyimser damgasını vuruyor.
Medyanın piyasa olarak para ve sermaye piyasasını görmesinin nedeni, halka açılmak, reklam ve finansman imkanı sağlamak için bu piyasayı kullanıyor olmasındandır.
Öte yandan bugün AKP’ nin sürdürdüğü ekonomi politikaları, piyasanın çalışmasını engelliyor.. Örneğin, sıcak para nedeniyle artan riske bağlı olarak faiz oranları, piyasada belirlenmiyor.. Sıcak para hareketleri belirliyor.
Yine sıcak para döviz arzını artırdığı için, kur düşük kalıyor.. Bu durumda İthal malları ucuza geliyor.. Yerli üretim rekabet edemiyor.. Yani piyasada rekabeti engelliyor.
Küreselleşme süreci yalnızca sermaye hareketlerinin hızlanmasına yaradı.. Finans sektörü reel sektör aleyhine balon yaptı.. Türkiye ye gelen yabancı sermaye de, fabrika kurmak ve yatırım yapmak için gelmiyor.. Ya hazır karlı şirketleri satın alıyor.. Veya sıcak para olarak geliyor. Bu tür sermaye, spekülatif kar peşinde olan sermayedir.. Ve piyasa ekonomisinin canına ot tıkıyor.
Dışarıda spekülatif olmayan, uzun dönemli plan yapan yatırım sıcak paranın sonunda piyasayı çökerteceğini de biliyor..
CHP veya başka bir partinin piyasa ekonomisi dışında hareket etmesi beklenemez.. CHP bu anlamda, piyasa ekonomisinin önündeki sıcak para gibi bu tuzakların kaldırılmasını istiyor.. Piyasanın etkin çalışmasını sağlamak istiyor.
Bugün, büyüme var.. Ancak halk yoksulluktan şikayet ediyor.. Çünkü halk büyümeden pay almıyor..
Piyasa ekonomisinde etkinlik, halkın refahının en üst düzeye çıkarılmasıdır.. Maaş ve ücretleri enflasyonun altında tutup reel gelirleri yani halkın satın alma gücünü düşürürseniz, mal satacak insan bulamazsınız .. Yani piyasayı oluşturan arz- talep dengesi bozulmuş olur.
CHP ‘’ulusal sanayileşme politikası‘’ ile piyasada etkinliği artırmak istiyor.. İthalata bağlı hale gelen üretim yerine iç üretimi, istihdamı artıracak yatırımları teşvik edeceğini açıklıyor.
Bu yolla işsizliğin azalacağı, çalışanların ve halkın satın alma gücünün artacağı ortadadır.
CHP piyasada rekabeti engelleyen yüksek faiz-düşük kur çıkmazını kırmak istiyor.. Türkiye gerçeklerine ve ulusal çıkarlara uyan, kaynaklarımızın dışarıya akmasına neden olan cari açığı önleyecek gerçekçi kur politikası uygulamak istiyor.
Devletin bir görevi de piyasa ekonomisi için altyapı hazırlamak ve rekabeti sağlamaktır.. Her şeyi özel sektöre bırakırsanız, devlet bu altyapıyı nasıl hazırlar? Bu nedenle devlet vergi alır.. Bu nedenle harcama yapar.
Eğitim ve sağlık hem insan için hem de toplum için en önemli beşeri yatırımdır.. CHP eğitim ve sağlık için devletin daha çok kaynak ayırmasını istiyor.. Bu yatırım piyasa ekonomisinin de sosyal alt yapısını oluşturur.
Özetle, piyasa ekonomisini borsada oynayan veya sıcak para sahibi birkaç kişinin güdümüne bırakan ülke yalnızca Türkiye’dir.. AKP dışında hangi parti olursa olsun, tüm halkı devreye sokarak bu çıkmazı kırmak zorundadır.