1998 yılında Rahmetli Ecevit ‘’ Fetullah Gülen laik Cumhuriyet için bir tehdit değil , aksine güvencedir ‘’ demişti. Ve tabanından da destek gelmişti. Hatta O zaman İzmir il başkanı Emin cam ‘da ‘’ Gülen Hoşgörülü islamı temsil eden saygın bir insan ‘’ demişti.
Bu gün de Yabancı gazeteler , Türkiye de ‘’ılımlı islam ‘’ yolunda diye yazıyorlar.
Gerçekte , inanç açısından islamın ılımlısı olmaz.. Laik demokratik cumhuriyeti savunanlar da islamdır. Belki daha da inançlı islamdır. Çünkü bunlar dini devlete ve siyasete alet etmiyorlar. Eğer dini gelenekler veya şeriat hükümleri bir yerden devlet idaresine girerse , orada kalmaz arkası gelir..
Bu gün ılımlı islam ‘ın konuşuluyor olmasında , CHP dışında tüm siyasi partilerin günahı var.. 1980 ihtilali ile Kenan Evren ihtiyacın çok üstünde ve bugün islamın siyasallaşmasına neden olacak İmam hatip okullarının kurulmasına imkan yarattı.
GÜL NEDEN DİRETİYOR ?
Bu gün Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığına da yalnızca CHP itiraz ediyor.
CHP önce Bir cumhurbaşkanının tüm halkı temsil eden siyasi partiler tarafından uzlaşmayla seçilmesini istiyor.
AKP , içinde milletvekili olupta CHP ve diğer partilerin itiraz etmedikleri birden fazla insan olduğu halde neden Abdullah Gül’ de direttiğinin hiçbir zaman mantıklı bir açıklamasını yapmadı. Daha kısa bir süre önce Meclis başkanı böyle bir uzlaşma ile seçilmişken ve bunun olumlu etkileri yaşanmışken , AKP ‘nin bu dayatmasının altında geleceğe dönük bir takım planlarının olduğu anlaşılıyor.
Zaten eğer toplumda tereddüt yoksa, Abdullah gül neden ikide bir Anayasaya bağlı kalacağını söylüyor ? Tersini düşünmek mümkün müdür ?
CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMININ ÖNEMİ
Öte yandan Abdullah Gül’ün geçmişi , Cumhurbaşkanlığı ve başkomutanlık makamının tartışmaya açacaktır. Zaten şimdiden yabancı basın dalga geçmeye başladı.. Örneğin Dün Milliyette de yer alan Guardian’ın haberinde , ‘’ Gül’ün eşi Sophie Loren tarzı bir imaj yapabilir. Ancak dindar Fırst Lady saçlarının bir kısmının gözükmesine izin verirmi ? belli değil. ‘’ diyordu.
Şimdi sanki Türkiyenin Ekonomik , sosyal ve siyasi sorunları bitti …Tek sorun Kıyafet kaldı !
Neden Gül… Çünkü Silahlı Kuvvetler , YÖK , yüksek yargı gibi Anayasal kurumlara ancak Abdullah Gül neşter atar da ondan.
Bunları yapacağını geçmişte zaman zaman zaten ifade etmişti.. İşte CHP Bu geçmişin geçmişte kaldığına ikna olmadığı için , bu gün Gül dışında uzlaşmayla başka bir aday olsun diyor.
GÜLÜN GEÇMİŞİ
Mesele , seçimin meşru olup olmadığı meselesi değildir.. Mesle yarın olacakları bu günden görmektir.
Oktay Ekşinin , 15 ağustos yazısında Gül ile ilgili değerlendirmesi , ‘’ sayın Gül’ün kısa süren başbakanlığı döneminde hızlı kadrolaşma çabalarını unutamıyoruz. Sayın Gül O zamanda AKP’lilerin değil , Türkiyenin başbakanı idi. Ama başbakan iken o çapı , o dirayeti , o tarafsızlığı ve kendisinden beklenen devlet adamı gradosunu gösteremedi. ‘’ şeklindeydi.
Yine ;
- Türkiye de sistemin sonu geldi. Laik sistemi değiştireceğiz.
- Moral değerler açısından , Türkiyeye ‘ye en çok zarar veren şey , laikliktir.
- Cumhuriyet rejimi halka zorlamayla dayatılmıştır.
Geçmişinde bu bu sözleri söyleyen bir düşünce odağı , bu gün ne kadar laik demokratik Cumhuriyete sahip çıkacaktır. Hiç kimse kendisi ile ters düşemez.
Nihayet Abdullah Gül Anayasa mahkemesi tarafından kapatılan ve kapatılması insan hakları mahkemesi tarafından onaylanan siyasi partilerde yöneticilik yaptı.
Eğer Milletvekili olmasaydı o da Necmettin Erbakan gibi kayıp trilyonlar davasından yargılanacaktı.
MHP’ NİN YANLIŞI
MHP meclise girmeseydi , AKP ve bağımsızlar 367’yi tamamlayamazdı . Bu durumda AKP Gül ‘ün adaylığında inad ederek yeni seçime girmeyi göze alamazdı. Zorunlu olarak Meclis başkanı gibi diğer partilerinde uzlaşacağı bir aday çıkarırdı. Toplum, siyaset ve ekonomibu kadar gerilmezdi. MHP AKP ‘yi bu uzlaşmaya zorlamayarak , dolaylı yoldan Gül’ e destek vermiştir.