Devletin, bedelsiz olarak sunduğu eğitim, sağlık ve altyapı gibi kamu hizmetleri ile, tarıma verilen destekler, halkın refah düzeyini artırır. Oysaki bizde faiz dışı fazla oranı uğruna bu hizmetler yapılmıyor…
1999 yılının sonunda IMF ile yapılan stand-by düzenlemesinde, enflasyonun bütün kabahati sanki tarımdaymış gibi, tarım desteklerinin dörtte bire kadar gerilemesi planlandı. Bugünkü siyasi iktidar da aynı çizgide devam ediyor… Düzeltmeye niyeti yok.
– Örneğin geçen yıl Başbakanın Erzurum’da ‘’Bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak‘’ diye çiftçileri azarlaması bu niyetin bir yansımasıdır.
– Kaldı ki bu niyeti siyasi iktidar uygulamaya da koymuştur… Örneğin 2005 bütçesine tarımsal destek için konulan ödenek bütçenin yüzde 2.2’sidir. Oysaki çiftçi nüfusu toplam nüfusun yüzde 45’idir.
– 2004 yılı itibariyle, Köylü nüfusumuz 24 Milyondur… Yani üç kişiden birisi köyde oturuyor… Meseleye Tarım nüfusu olarak bakarsak bu sayı 32 milyona çıkıyor… Yani Türkiye‘nin yüzde 45’i tarımla uğraşıyor… Buna karşılık, Dünya bankasının 9 Mart 2004 raporuna göre, tarım nüfusunun Milli gelirden aldığı pay, son üç yıl içinde yüzde 15’ten yüzde 13’e geriledi.
– Yine Dünya bankasının aynı raporuna göre, üç yıllık program sürecinde, çiftçilere yapılan Mali destek 4.3 milyon dolar azaldı…Tarımsal gelirler yüzde 16, Tarım fiyatları reel olarak yüzde 13 geriledi… Gübre sübvansiyonları yüzde 50 oranında azalırken, gübre fiyatları ikiye katlandı.
– Aynı dönem içinde ekili alanlarda 450 hektarlık bir azalma oldu.
– Türkiye OECD ülkeleri içinde Tarımını en az destekleyen ülke konumuna getirildi.
Dünya Bankası raporu da gösteriyor ki, şimdiye kadar IMF’li politikalar ve AKP iktidarı, çiftçiye hiçbir şey vermedi… Tersine batık bankaların 47 milyar dolarlık yükünü, bütçeden ödenen yüksek reel faiz maliyetini de çiftçinin sırtına yıktı..