CARİ AÇIK VE KAMU BORÇLARI İÇİN ÇÖZÜM

Cari açığın kendisini  ve bugünkü finansman şeklini  2007’de sürdürmek çok zor görünüyor.

Cari açığın çözümünde ilk adım , yapılan yanlışları yapmaktan vazgeçmektir.. İlk yanlış, dalgalı kur sistemidir..  Çünkü, 

Dalgalı kur politikası için gerekli altyapı yoktur:

·       Kurların serbestçe oluşmasını sağlayacak rekabet şartları yoktur.

·       Dalgalanmayı azaltacak vadeli işlemler piyasası gelişmemiştir.

·       Sıcak para stoku,  borçlanma ihtiyacı ve mevcut riskler, YTL faizini uluslar arası faizler düzeyine indirmeye izin vermiyor.

·     

  Dolarizasyon olan bir ülkede faiz-kar makasından dolayı sıcak para girişi, kurlar üzerinde baskıyı arttırır. Üstelik dolarizasyon artıyor.. Son bir yılda döviz mevduat hesapları 15 milyar dolar arttı.

Çözüm… İç ve dış enflasyon farkını ve kur hareketlerini dikkate alan ve kontrollü dalgalanmayı sağlayacak gerçekçi kur rejimi olan ‘’kontrollü dalgalanma rejimi‘’ni getirmektir. 

Siyasi iktidar kamu borçlarına da takla attırıyor.. Kamu kesimi  faiz dışı fazla oranı tutuyor.. Ancak kamu borç stoku azalmıyor.

Çünkü, kamu borçları yanlış yönetiliyor..

·       Hükümet kamu borçlarında net , brüt ayrımıyla hülle yapıyor.. Aslında  devletin nakit ihtiyacını gösteren net borcu kamu borcu olarak alıyor..  Belediye ve bazı kamu kurumlarını borçlandırarak onlara hizmet yaptırıyor.. Kamunun gerçek borç yükü gizleniyor.. 

Kamu borç yükü konusunda derli-toplu ve ekonomik analiz yapmaya uygun veri bulmak imkanı yoktur. Yalnızca konsolide bütçe borç yükünün yayınlanması, yeterli değildir. Yine borç stoku 3-5 ay gecikmeli yayınlanıyor.

·       Borç takası yapılıyor. Borç takası  kurumların performansını ölçmede etkin çalışıp çalışmadığı konusunda yanıltıcı bir uygulamadır.

Dış borçlarda kamu ve özel dış borçların ekonomik etkileri aynıdır. Yalnızca ödeme yükümlülüğü açısından kamu ve özel dış borç anlamlıdır. GSMH’YE etki ve döviz ihtiyacı gibi ekonomik etkileri açısından ayrım yapmanın anlamı yoktur. Bu anlamda toplam borç stoku da 3 ay gecikmeli açıklanıyor.

Çözüm olarak… Borç iradesini hazineden ayırıp, uzman bir kuruluşa devretmek  gereklidir. Bu uzman kuruluş “Borç İdaresi Kurumu”dur.

Borçları yönetmek Hazine’nin ikinci işidir. Eğer bağımsız bir borç idaresi kurulursa, piyasa işlemleri yaparak, borç yükünü daha kolay azaltır. Ayrıca konsolide bütçeden bu kuruma  ödenek ayrılır. Böylece anapara ve faiz ayrımı yapmadan borç yükü daha iyi takip edilir.

Yine borç idaresi kurumu, psikolojik olarak iç borçları ödeme niyetinin olduğu imajını verir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir