İç borçlarda bir vurdumduymazlık var.. Aslında iktidar çözemeyeceğini anlayınca vurdumduymazlığa sığındı.. İç borçlarda ‘’ Günü kurtarma ‘’ ya bakıyor.
Günü kurtarma politikasının kalıcı olması mümkün değildir.. Eninde sonunda iç borçlar yine bu milletin sırtına yüklenecek..Şimdi, vergiler yoluyla yüklenen maliyetin üstünde bir toplumsal maliyet ortaya çıkacaktır.
İktidarların yaptığı yanlışların maliyeti topluma yayılınca, kimse itiraz etmiyor.. Gerçekte ise bu maliyet herkesin fakirleşmesi demektir.
İç borç riski , sanıldığından ve bazı kalemşörlerin işi hafif gösterme gayretlerinin ötesinde ağır bir risktir. Giderek te ağırlaşmaktadır.
1999 yılında , Ecevit hükümeti iç borç sorunundan korkup, IMF’yi çağırdı. IMF’li 4 yıl 3 aydan sonra , iç borçlarda gelinen nokta, 1999 yılından daha da riskli oldu.. Bu durumu iç borç şartlarından çıkarabiliriz: ( faiz içinde dış borç faizi de var.. Ancak ihmal edilecek kadar azdır.)
_________________________________________________________
İÇ BORÇ ŞARTLARI
Yıllar Ortalama reel Ortalama vade Aylık borçlanma
Faiz gün Katrilyon TL
________ __________ ____________ ______________
1999 28 479 1.7
2004 (3 ay) 15 431 9.2
1) 1999 yılına göre ortalama reel faiz düştü.. Ancak Borç stokundaki artış, reel faiz düşüşünden daha hızlı olduğu için ödenen faiz arttı. 1999 yılında konsolide bütçeden faiz ödemeleri için 10.3 katrilyon ödenek ayrıldı.. 2004 bütçesinden 66 katrilyon ayrıldı. Yani borç için ödenen toplam faiz 6.4 kat arttı.. Oysaki, aynı dönemde toptan eşya fiyatları olarak enflasyon oranı 3.7 kat arttı. Yani enflasyonu bertaraf edersek konsolide bütçeden ödenen faiz reel olarak , iki katına yakın arttı. Üstelik 2003 te döviz kurlarının düşmesi , bu artışın hızını kesti. Zira iç borç stoğunun beşte biri döviz cinsindendir.. Ve bunlar için hazine düşük kurdan dolayı eksi faiz vermiş oldu. Kurlar artarsa hazinenin bu imkanı da kalmayacaktır.
2) 1999 yılında faizlerin GSMH’daki payı 13.7 iken 2004 yılında bu oran 15.8’e yükseliyor.
3) Ortalama vadeye gelince.. Borçlarda temel sorun vadelerin kısa olmasıdır.. Ancak bugün durum 1999 dan daha iyi değildir.
4) Aylık ortalama borçlanma açısından bakarsak.. 1999 yılında 1.7 olan aylık borçlanma bugün 9.2 katrilyona yükseldi. Reel değer olarak ta arttı.. Çünkü 4 yılda enflasyon 3.7 kat arttı.. Ancak aylık borçlanma daha yüksek 5.2 kat arttı.
Bu noktada parantez içinde söylemek gerekir ki , İç borçlarla ilgili karşılaştırmaları Türk lirası cinsinden yapmak gerekir. Aksi halde kurlardaki hızlı değişmenin etkisinde kalır .. Ve bugün bazılarının yaptığı gibi yanlış sonuçlar çıkar halkı kandırmış oluruz.
Sonuç olarak , iç borç sorunu hem devletin elini kolunu bağlıyor.. Kamu hizmetleri aksıyor.. Hem de ekonomi için bu gün dünden daha büyük risk oluşturuyor.