Başbakan yardımcısı , 2017 yılı için 47.5 milyar lira olan kamu borçlanma limitinin artırılabileceğini söyledi. Hükümet bu Kamu borçlanma limiti yasaya gerek olmadan yüzde 10 oranında artırabiliyor.
Aslında hükümet kamu borç limitini artırmak zorundadır… Çünkü bu yılın ilk beş ayında zaten bütçe açığı 47 milyar lira oldu, yani borç limitine ulaşıldı. Ne kadar artırılır ? Yasa tasarısı ile anlaşılacak.
2009 yılında da borçlanma limiti beş kat artırılmıştı.
Her şeyden önce kriz yılı olan 2009 yılı ile 2017 yılını, borçlanma sınırı açısından karşılaştırmak doğru değildir. Çünkü 2009 yılında 2008 ve 2009 dünya finansal krizi yaşandı. Bizde 2009 da GSYH yüzde 4.8 oranında geriledi. Bu nedenle de vergi gelirleri düştü. Bütçe açığı arttı.
Bütçe açığı ve borçlanma limiti neden artıyor ?
· Referandum nedeniyle bütçe popülizm amaçlı kullanıldı.
· Vergi ve diğer Bütçe gelirleri sınırına ulaşıldı.
1.Referandum nedeniyle , Bütçeden sosyal destek adı altında yapılan ödemeler arttı. Vergi indirimleri yapıldı. Bütçe açığı arttı.
Popülizm , bir defa başlayınca her seçimde bir öncekinden daha fazla tırmandırmak gerekir. Yeni , yeni tavizler gerektirir. Önümüzdeki seçimlerde siyasi iktidar ,referandumdan daha fazla popülizm yapmak zorunda kalacaktır.
2. 2012 yılından beri Milli Gelir artışı düşük kalıyor , başka bir ifade ile düşük büyüme yaşanıyor. Bankalar dışında reel sektörün karlılık oranları düştü. Referandum sırasında tüketim arttı. Ancak genel olarak tüketim eğilim 2012 öncesi yıllara göre geriledi. Üretimde ve tüketimde Vergi kapasitesinin sınırına gelindi.
Özelleştirme gelirleri bütçeye aktarılıyordu. Bu gün Özelleştirme gelirleri düştü … Ayrıca bundan sonra da düşecek. Zira özelleştirme kapsamı daraldı. İç ve dış sorunlar nedeni ile yatırım yapmanın riski arttı. Özelleştirilecek kuruluşlara talep azaldı.
TOKİ , bol miktarda kamu arazisinde konut yaptırdı. Konut arzı arttı. Konut fazlası oluştu. Konut satışları doyma noktasına ulaştı ve son yıllarda konut satışları düştü.
Sonuç olarak , Siyasi iktidarın en fazla önem verdiği ve istikrar için de en gerekli ekonomik altyapı olan mali disiplinin de , popülizme kurban edildiği anlaşılıyor.
Aslında bir ekonomide, durgunluk dönemlerinde , kamu harcamaları artırılarak , açık bütçe politikası uygulanabilir. Ancak harcama artışı eğer cari harcamalarda olacaksa , personel eksiği , öğretmen açığı , sosyal güvenlik eksiği gibi tamamlayıcı ve verimliliği artırıcı alanlarda olması gerekir. Yada yatırım harcamalarında , altyapı eksiğinin tamamlanması , sosyal faydası olan yatırımların yapılması şeklinde olması gerekir. Bu harcamalar , verimlilik artışı ve üretim artışı olarak geri döner ve bunlar için yapılan borçlanma , bu artışlarla geri ödenir.
Popülizm amaçlı harcamalar ise doğrudan doğruya mali disiplini bozar.