Bu senenin ilk çeyreğinde yüzde 12.4’lük büyüme oranı, iç borç riski gibi bazı risklerinde azalmasını sağlayacaktır. Ayrıca Türkiye’nin dışarıda da, raiting ve dış kaynak bulma imkanını artıracaktır.
Büyüme fert başına milli gelirin artması demektir… Ne var ki bizde yaşanan yüksek büyüme toplum refahına yansımıyor… Örneğin, Devlet İstatistik Enstitüsü, (DİE) 2003 yılında Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) içinde emek faktörünün payının azaldığını açıkladı.
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla, belirli bir dönemde, örneğin üç aylık dönemlerde, üretilen son malların değeridir. Yurtiçinde yaratılan Katma Değerde aynı anlamdadır… Gayri Safi Milli Hasıla ise dış alem gelirlerini de içermektedir…
DİE, GSMH hesaplarını üretim ve harcama ve faktör gelirleri yoluyla yapıyor. Faktör gelirleri yoluyla hesaplanan GSYİH hesaplarında faktör paylarından işgücü ödemelerinin payı giderek azalıyor.
GSYİH’DA FAKTÖR PAYLARI (YÜZDE) |
||
|
2001 |
2002 |
İşgücü Ödemeleri Sabit Sermaye Tüketimi Üretim, İthalat Vergisi Kira, Faiz, Kar GSYİH |
28.3 8.3 14.0 49.4 100.0 |
26.1 7.6 16.3 50.0 100.0 |
Yukarıdaki tablodan görüleceği üzere 2001 yılında yüzde 28.3 olan işgücü ödemelerin payı, 2003’te yüzde 26.1’e geriledi.
GSYİH içinde en yüksek payı kira, faiz, kar (işletme artığı) oluşturuyor.
Demek ki, 2001 yılından bugüne yaşanan büyüme, ithalat ve faiz gelirine sahip olanların gelirini artırdı. Buna karşılık çalışan kesim büyümeden pay almadı.
Öte yandan şimdiye kadar yaşadığımız büyüme, istihdamı da artırmadı. Bunun nedeni üretim artışının kapasite artışıyla sağlanmasıdır… 2003 yılına kadar yatırım hacmi daralmıştır… İstihdam artışı olmamıştır. Ayrıca inşaat sektörü gibi sektörlerde eksi büyüme olmuştur.
Bu sene ilk 3 aylık büyümede, inşaat sektörünün canlanmaya başlamıştır. (Büyüme 2.9) özel sektör yatırım hacminde de artış olmuştur. Bu gelişmelerin devam etmesi, istihdamı olumlu etkiler.
Siyasi iktidarın 2005 ve sonrası için yapacağı yeni programda, büyümenin toplum refahına yansıması için önlemler alması gerekiyor.