Yeni yayınlanan 2008 Şubat ayı resmi işsizlik oranı yüzde 11.6 oldu. Geçen sene bu oran 11.4 idi. Ancak bu on veya onbirler rakamı aldatıcı rakamlardır. Gerçek işsiz sayısını göstermez.
TÜİK yüzde 11.6 işsizlik oranını işsiz sayısını 2 milyon 642 bin olarak gördüğü için bu oranlar çıkıyor. Gerçekte ise yine TÜİK’ in “iş aramayıp iş başı yapmaya hazır olanlar” diye ilan ettiği 2 milyon 160 bin işsiz de var. Ayrıca işsiz olup TÜİK “iş bulma umudu olmayanlar” şeklinde ilan ettiği 732 bin kişi daha var. Bunlar da müzmin işsizdir. Toplarsak yalnızca TÜİK’ in ilan ettiği işsiz sayısı, 5534 ve işsizlik oranı da yüzde 22.3’tür. Gizli işsizleri de sayarsak, Türkiye de üç kişiden bir kişi işsizdir.
İşsizlik gelir dağılımını bozan nedenlerin başında geliyor.
1980 sonrası, Türkiye’de gelir dağılımı bozuldu… Yoksulluk arttı… IMF ve IMF’ nin yarattığı 2001 krizi de yoksulluğun tuzu- biberi oldu… AKP iktidarı da, seçim öncesi söylemlerinin aksine şimdiye kadar gelmiş – geçmiş en büyük IMF’ ci oldu…
TÜİK’ e göre 1 milyondan fazla insan açlık sınırının, 18 milyon insanda yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Uluslararası karşılaştırmalar, Türkiye’de 2000 yılından beri yoksulluğun diğer ülkelere göre daha hızlı arttığını gösteriyor…
Yolsuzluk ve kapkaç arttı
ASLINDA, kapkaçın, hırsızlığın ve terörün tırmanması da zaten yoksulluğun arttığını göstermektedir.
Yoksulluğun artmasının temel nedenleri şöyledir:
1) Siyasi iktidarın anlayışı ve tercihi:
AKP iktidarının gelir dağılımı ve yoksulluğun önlenmesi gibi bir anlayışı yok. Bu konuda bir plan ve programı mevcut değil…
Varoşlarda kömür ve gıda dağıtarak, yoksulluğu da istismar ediyor…
2) Uygulanan IMF bazlı iktisat politikaları, yoksulluğu artırıyor…
– IMF ile yapılan stand-by’ lar ve bu paralelde talep kısıcı politikalar, çiftçiye verilen desteklerin ve faiz sübvansiyonlarının kaldırılmasını öngörmektedir. Reel ücretlerin düşürülmesini hedef almıştır.
– Faiz dışı bütçe fazlası için, kamu altyapı yatırımları kısıldı…Eğitim ve sağlık harcamaları daraldı. Kamu harcamaları kısıldı… Kamu harcamaları bedava sunulduğu için, herkes yararlanır… Ve gelir dağılımını düzeltmede etkili olur. Kamu harcamaları kısıldığından fakirlik tırmandı.
3) Vergilemede adalet giderek bozuluyor… Örneğin ÖTV ve KDV gibi zengin ve fakirin aynı oranda ödediği dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı AKP iktidarında yüzde 70’lere yükseldi.
Hortumcuların maliyeti halka
4) EKONOMİK maliyetler sosyalize edildi…
Batık bankaların kısa vadeli dış borçları hemen ödendi… Ancak bunların zararı olan 50 milyar dolar maliyetin bir kısmını vergilerle halk ödedi… Bir kısmını da ödemeye devam ediyor.
2000 yılından beri meydana gelen cari açığın maliyeti de dış borç yoluyla topluma yayıldı.
4. Kayıt dışı ekonomi ve vergi dışı faaliyetler önlenemiyor.
5. Yüksek faiz ve rant ekonomisi ile spekülatif piyasa, gelirlerin belirli ellerde toplanmasına neden oluyor.
6. Piyasada tekelleşme var… Rekabet şartları çalışmıyor.
7. Düşük kur politikası, ithalat malı kullananlara gelir transferi demektir… Bu yolla ortaya çıkan açıkları dış borç olarak halk ödemektedir.
8. Fırsatçı sermaye hazır yatırımları alıyor ve dışarıya getirdiğinden fazla kâr transferi yapıyor.