Yeni rejimi getiren Anayasa değişikliği Meclisten sancılı geçti… Ancak referandum sonucunun bu kadar sancılı olacağını kimse kestirmemişti.
Başka bir ifade ile Başkanlık sisteminde ısrar edilmesi siyaseti ve ekonomiyi gerdi… Bu kadar ısrara ve germeye değdi mi?
Kaldı ki rastgele bir seçim olmadığı için mesele kapanmış değil… 2019’a kadar ya da erken seçim olursa erken seçim tarihine kadar ve daha sonrada sancılı günler bekliyor bizi…
Türkiye de geçmiş referandumlar, hatta darbe dönemlerinde yapılan referandumlar bile bu kadar sancılı olmamıştı. Üstelik bu defa Avrupa Güvenlik ve İşbirliği teşkilatı (AGİT ) raporları nedeniyle bu sancı Avrupa ve Dünyaya da sıçramaktadır.
AGİT, referandumdan önce 17 Mart -7 Nisan tarihlerini kapsayan raporunda kampanyalarda kamu görevlilerinin tarafsızlığını kaybettiğini, televizyonlarda eşit kampanya şartlarının iptal edildiğini, hayır diyeceklerin polis müdahalesi ile karşılaştığını, bir kısım milletvekillerinin tutuklu bulunduğunu yazmıştı.
Referandumdan sonra OHAL’ı da değerlendiren daha kapsamlı bir rapor hazırladı ve referandumda yasal ihlaller yapıldığını da vurguladı.
Ayrıca raporda ”Kampanya dili, bir takım üst düzey yetkililerinin ”Hayır” destekçilerini terör destekçileri ile bir tutması ile lekelenmiştir” deniliyor.
AGİT raporları önemlidir. Zira biz de imza veren ortak 57 üye içindeyiz. Bu nedenle raporlardan sonra referandumun meşruluğu içerde ve dışarda daha çok tartışılmaya başlandı.
Türkiye Avrupa Konseyi’nin ilk 12 kurucu üyesi içinde yer alıyor. Avrupa Konseyi, AGİT ve Avrupa İnsan hakları mahkemesi birbiriyle bağlantılıdır. AGİT, ekonomi, çevre ve insan boyutunda güvenliği dikkate alır.
CHP’ nin Avrupa İnsan hakları mahkemesine gitmesi ve bu mahkeme kararı referandum tartışmasını daha da çıkmazlara sokabilecektir.
Öte yandan Avrupa konseyi ile Avrupa Birliği Konseyi ‘ni karıştırmamak gerekir. Avrupa Birliğinin kurumları şunlardır:
・ Avrupa Birliği Konseyi (üye devletleri temsil eder);
・ Avrupa Birliği Parlamentosu (vatandaşları temsil eder); ve
・ Avrupa Komisyonu (ortak Avrupa menfaatini gözeten, siyasi olarak bağımsız organdır).
AGİT’in Avrupa Birliği ile doğrudan değil ve fakat dolaylı ilgisi vardır. Avrupa Birliği parlamentosunun, Türkiye’yi siyasi denetime alma kararından sonra AB’nin referandum tartışmalarına yaklaşım tarzı da maalesef aleyhimize olacaktır.
Ayrıca Avrupa Birliği konseyinin de referandumu nasıl değerlendireceği Merkel’in açıklamalarından anlaşılmaktadır. Merkel AGİT raporu için ”Rapordaki değerlendirmeler büyük öneme sahip, çünkü bağımsız gözlemciler tarafından hazırlandı. Türk Hükümetinin raporda belirtilen, referandum kampanyası adil şartlar altında yapılmadı, yönündeki eleştirilere vereceği yanıt, AB-Türkiye ilişkilerinde belirleyici olacaktır.” şeklinde bir yorum yapıyor.
Ekonomiye gelince, 15 Temmuz darbe teşebbüsü zaten ekonomik istikrarı germişti. Bir de referandum tartışmaları gelince sorun büyüdü. Avrupa Birliği de müzakerelerin durdurulması için bir karar verirse, bu durum büyümenin finansmanı için kaynak teminini ve mevcut dış borçların çevrilmesini olumsuz etkiler. Zira Türkiye’de cari açık kadar iç tasarruf açığı vardır.
Bütün dünyada ve bizde, yönetimlerde otokrasi eğilimi, kalkınmanın ön şartı olarak demokrasi ve hukuk düzenini ön plana taşıdı. AB hem bu anlamda bir çıpadır… Hem de Türkiye’nin ihracatında en büyük paya sahiptir. Türkiye’nin de stratejik konumu ve insan potansiyeli AB için lazımdır.
Bu nedenlerle referandumda ortaya çıkan sorunların nasıl çözüleceğini kestiremiyorum, ancak çözülmesinin gerekli olduğu da ortadadır.