BU DERE BAŞKA DERE

Henüz yeni galata köprüsü yapılmamıştı… Yağmurlu bir gündü… Köprüden geçiyordum… Köprü üzerinde göletler oluştuğunu gördüm… O zaman yine Rahmi Turan’ın çıkardığı Meydan gazetesinde, “altı deniz üstü göl” diye bir yazı yazdım..

Aradan yıllar geçti… Dünya değişti… AB’ye aday olduk… Ve dün yine yağmur vardı… TEM yolundan Etilere dönüş yolunu, sel bastığı için, Etiler’e dönemedik… Armutlu’dan Baltalimanı’na indik… Bu yolda,  yola paralel bir dere akar… Ancak  gördük ki, indiğimiz asfaltta  yoldan daha büyük dere akıyor… Hani, bir kişi elinde kazma kürek olsa, tek başına bu yeni dereyi önleyebilir… Suyu asıl dereye yönlendirebilir..

Kar yağdığında, “İstanbul  kış şehri değil” diyoruz… Peki yaz yağmurları için neden önlem alamıyoruz ?

İki nedeni var… Bir… Aklımız dengeli değil… Ya aklımız yetmiyor… Yahut ta aklımız fazla geliyor… Hatta Son olasılık  hatırı sayılır derecede fazladır… Çünkü Belediye başkanları artık işi gücü bırakmış, Başbakan olmaya uğraşıyorlar… Başbakan olmak gibi daha önemli işleri varken, bu gibi  su baskınlarıyla neden uğraşsınlar!

İkincisi kamu hizmetlerinin sahibi yok… Yollar ve altyapılar artık  hükümetin ve yürütme’nin hiç işi değil… IMF’den sonra işler değişti…Artık yönetenler  verdikleri “faiz dışı fazla“ya bakıyorlar…

Örneğin ilk yedi ayda faiz dışı fazla 19 katrilyon olmuş.. İşte başarı budur! Faiz dış fazla için alt yapı, eğitim ve sağlık yatırımları tatil edilse ne olur? Alt tarafı insanlar eziyet çekiyor… Ne önemi var?

İktisat politikalarında temel denge, “sosyal fayda-sosyal maliyet” mukayesesidir… Faiz dışı fazla, mali disiplin getiriyor… Popülizmi önlüyor… Enflasyonu düşürmede de yararlı oluyor… Ancak bizde olduğu gibi tüm altyapı yatırımlarını tatil ederseniz, özel sektör yatırımları da daralıyor… Altyapı olmayınca verimlilik düşüyor… Vatandaşın maliyetleri artıyor… Örneğin bozuk yolda arabalar daha fazla benzin yakıyor… Daha hızlı aşınıyor… Ve insanlar zaman kaybediyorlar.

Sağlık hizmetlerini kısarsanız da, Allah korusun,  insanlar ölüyor… Yada sürünüyor…

İnsanın olmadığı bir durumda faiz dışı fazla ile övünmek, okulsuz bir  milli eğitim düzenini  idare etmek gibi bir şey oluyor.

Demek ki aklımızı kullansaydık ve faiz dışı fazlada dengeyi kaçırmasaydık, ki ikisi de aynı kapıya çıkıyor… Yağmur karşısında apışıp kalmayacaktık.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir