İNSAN menfaatinde miyoptur… Yalnızca kısa dönemli bakarlar. Kısa dönemli menfaatlerini uzun dönemli menfaatlerine tercih ederler.
22 Temmuz seçimleri bu çıkmazın insan hayatında yaşanacak en etkili deneyim olacaktır.
22 Temmuz’da seçmenler bir gün konuşacaklar… Ancak hayat boyu bunun faydasını veya zararını görecekler. Yazlığından, köyünden üşenip, sandığa gelmeyenler, sonraki yaşamını riske atmış olacaklardır. Çocuklarının ve torunlarının geleceğini karartmış olacaklardır.
Bu seçim normal bir seçim olsa zaten yazın tam ortasında olmaz… İlkbaharda veya sonbaharda, herkesin evinde olduğu zamanlarda olurdu. Bu seçim AKP’nin bir tuzak seçimidir. AKP iktidarı, CHP’ye oy vereceklerin evinden uzak olduğu bir tarihi bilerek seçti. Topluma ceza verdi.
Ülkeye sahip çıkmalıyız
BİR…
Eğer toplum bu cezaya razı olursa, Türkiye’nin siyasi geleceğini de karartmış olacaktır. Bundan sonra din istismarına, insan istismarına, hileye ve şer’e dayalı seçim kararlarını onaylamış olacaklardır. Kötü niyetli siyasi partilerin her türlü oyunlarına yol vermiş olacaklardır. Özetle siyasette kötü miras bırakmış olacaklardır.
İki…
Bu seçim ne geçmiş seçimlere benziyor… Ne de gelecek seçimlere benzeyecektir. Bu seçim ülkenin ve toplumun geleceğine karar verme seçimidir.
Toplum ve devlet üzerine oynanan oyunları bozma seçimidir. Ülkenin bölünmez bütünlüğüne, cumhuriyete ve modern yaşama sahip çıkma seçimidir. Bu nedenledir ki halk bu defa olaya el koydu. DSP ve CHP’ye bu görevi verdi.
Fedakârlık değil, görev
KALDI ki, seçime katılmak bir fedakârlık değil bir vatandaşlık görevidir. Seçme hem bir haktır… Hem de bir ödevdir… Seçme ödevini kullanmayanların seçilme hakkı da istemeleri etik olarak doğru değildir. Seçilme hakkı anayasal bir haktır.
Seçime katılmayanlar için para cezası var… Ancak bu cezadan daha önemlisi, vatandaşlık görevidir. Vatandaşlık görevini yapmayanların, kamu hizmeti istemeye de hakları olmaz.
Türkiye’de şimdiye kadar yanlış yapan siyasiler için hiçbir müeyyide uygulanmadı. Bu nedenledir ki, yaz orasında seçim yapmak gibi siyasi iktidarlar her türlü yanlışlığı yapıyorlar… Bu nedenledir ki şimdiye kadar yapılan yolsuzluk iddiaları sonuçsuz kaldı… Yapanın yanında kalması, toplumda kötü örnek oluşturuyor. Bakıyorsunuz hiçbir mal varlığı olmayan siyasiler, bir süre sonra Türkiye’nin en zenginleri içine giriyor. Üstelik bu haksız servetlerini siyaseti yönlendirmek için kullanıyorlar. Bazıları, “Hırsızsa da bizim hırsımız” gibi insani ve etik değerleri yozlaştıran, dejenere eden yaklaşımlar sergiliyor… Bütün bunlar toplumu ve geleceğimizi tehdit eden yanlışlıklardır. Bu yanlışların düzelmesi için toplumda seçme bilincinin oluşması gerekir.
Seçme hakkı, seçmenin yargılama hakkıdır. Seçmen bu hakkı kullanırken bir hakim gibi davranarak, doğru karar vermelidir. Vicdanının sesini dinlemelidir.
Yine bu hakkını kullanırken, poşet ve altın dağıtanların istismarına katılmayı da reddetmelidir. Aslında bu poşet ve altın halkın vergileriyle dolaylı olarak alınmıştır. Bu yanlışlığa göz yumarsa, hayat boyu kaybedecektir.