Bir ülkenin iç borcu ve dış borcunun ekonomik etkileri farklıdır. Kamu ve özel dış borçların ekonomik etkileri de farklıdır. Kamunun kullandığı iç ve dış borçlar alındığına bütçeye gelir, ödendiğinde gider olarak yazılıyor. Bu nedenle kamunun iç ve dış borçlarını , kamu borcunun GSYH oranı olarak gösterebiliriz.
Kamunun iç borçları , bütçe dengesini ve iç istikrarı ve gelir dağılımını etkiler. Bütçeden ödenen faizler yüksek olursa , devletin hizmet yapmak için elinde kaynak kalmaz. Kamu hizmetleri aksar. Yeniden borçlanmak zorunda kalır. Bu defa da faizler artar. Eğer açık finansman yoluyla bu borçları öderse , enflasyon olur.
Karlı olan Kamu altyapı ve diğer varlıklarını özelleştirme suretiyle satıp geliri ile kamu borçlarını öderse , bu defa bu kurumların karından mahrum kalır.
İç borç reel faizi yüksekse , devletten borç verenlere reel kaynak transferi olur. Yani vergi verenden , borç verene devlet eliyle gelir aktarılmış olur. Tersine reel faizler eksi ise devlete borç verenlerin tasarrufları erir. Gelir transferi bu defa devlete borç verenlerden kamu hizmeti alanlara yapılmış olur.
Kamu iç ve dış borcu birlikte kamu borcu olarak gösterilebilir, çünkü her ikisi de bütçeden ödeniyor. Bütçeye dış borç için karşılık konuluyor.
Dış borçlara gelince kamu ve özel sektörün dış borcu birlikte Türkiye ‘nin dış borcudur. Dış borçlarda devlet veya özel sektör dış borçlarının ekonomik etkileri aynıdır.
· Dış borç ödendiğinde ister devlet ödesin , isterse özel sektör ödesin ,her ikisi de döviz bulmak zorundadır. Döviz talebi açısından her ikisi de aynı etkiye sahiptir.
· Yine dış borcu kim alırsa alsın kaynak girişi olacağından GSMH’yı pozitif etkiler. Kim öderse ödesin kaynak çıkışı olur ve tersine GSYH ‘ yı negatif etkiler
Dış borç stokunun GSYH oranı bir göstergedir. Ancak bu gösterge aynı zamanda bir ülkenin dış borç yükünü tam olarak göstermez.
Aynı zamanda , ülkenin dış borç ödeme kapasitesi , reel faiz oranı , kısa vadeli dış borçların toplam dış borçlar içindeki payı da önemlidir.
1)Türkiye döviz yaratan bir ülke değildir. Cari açık nedeniyle her sene dış borçlanma ihtiyacı artıyor. Dış borç stoku büyüyor. Toplam dış borç stoku 330 milyar dolardır. Ayrıca Merkez Bankasına göre Türkiye’nin yatırım pozisyonu açığı net 426.2 milyar dolardır. Bu nedenlerle ödeme kapasitesi düşüktür.
2)Kısa vadeli dış borçlar , 109.3 milyar dolardır.Kısa vadeli dış borçların artması , risk oranını artırmıştır. Türkiye diğer ülkelere göre daha pahalı dış borç kullanıyor .. Ayrıca bu borçlar bir yıl ve daha kısa olduğu için , kur artışı gündeme gelirse, borcu olan özel kuruluşlar özellikle bankalar sıkıntıya girer.
3) Alınan dış borçlar eğer altyapı veya fiziki yatırımlarda kullanılmış olsaydı , gelecek iktidarların bu borçları ödemesi yük olmazdı. Zira yatırımlar aynı zamanda potansiyel büyümeyi artırmış olacaktı. Ancak bu borçlar cari açığı kapamada kullanıldığı için , gelecek yıllarda ödenmesi halinde kaynak çıkışı olacak ve büyümeyi düşürecektir.. Eğer ödenen dış borç mürettabatının GSMH’ya oranı büyüme oranını geçerse, bu durum fakirleşme yaratır.
Bu şartlarda dış borçların GSYH ‘ya oranı , dış borç yükü hakkında tam bir gösterge değildir.