Son on yılda Belediyelerin hizmet alanları genişletildi… Yetkileri ve mali imkanları artırıldı. Bu adımlar Avrupa yerel yönetimler özerklik şartına da uyuyor.
Şarta göre özerk yerel yönetimlerin temel yetki ve sorumlulukları Anayasa veya kanunlarla belirlenecek, kanun tarafından belirlenen sınırlar içinde başka kurumlara yetki verilmeyecek ve yetkililer demokratik seçimlerle gelecektir.
Türkiye de ise, Belediyeler için bir takım adımlar atıldı ve fakat gerek belediyeler kendi aralarında ve gerekse merkezi devlet ile belediyeler arasında yetki ve sorumluluk çatışması da arttı.
Belde belediyeleri kaldırıldı… Bu belediyelerin bir takım tasarrufları, vermiş olduğu ruhsatlar, beldenin bağlandığı belediyeler tarafından askıya alındı. İlçelerdeki park ücretlerine, iskele gelirlerine büyük şehir tarafından el konuldu.
Özel çevre koruma bölgelerinde, birinci, ikinci ve üçüncü sit alanlarında, Belediyelerin imar yetkisi sınırlıdır zira projeleri Çevre ve Şehircilik bakanlığı onaylıyor.
Yetmedi Büyük şehir olan illerde, planlar büyük şehir belediye meclislerinden geçiyor. Yetmedi TOKİ belediye ve bakanlık tanımıyor, istediği yerde istediği imar planını yapıyor.
Siyasi iktidar belediyeler arasında ayırım yapıyor. Bunun için birçok belediye başkanı Hükümetten ödenek ve destek tavizi koparıp, AKP’ ye geçiyor. Hükümet bir ilçeyi il yapma tavizi veriyor, ilçe belediye başkanı da ilçem il olsun diye AKP’ ye geçiyor.
Öte yandan Siyasi iktidar kamu altyapılarını özelleştirdi ve fakat gel gör ki Belediyeler yeni KİT’ler yarattı… İnşaattan tutun da ticarete kadar yeni BİT’ler ortaya çıktı.
Belediye İktisadi Teşebbüslerinin kuruluş ve işleyişini düzenleyen derli-toplu bir yasa mevcut değildir. Bu nedenle BİT’lerin denetimi yetersiz ve istismarı daha kolaydır.
· BİT’ler oy istismarı için kullanılmaktadır… Örneğin seçimden birkaç ay önce ufak bir Belediye kurduğu BİT’e 200 işçi almakta ve Seçimden sonra bu sayı 20’ye düşebilmektedir.
· BİT’ler siyasi arpalık olarak kullanılmaktadır… Birçok Belediye Başkanı Meclis üyelerini kendi yanında tutmak için onlara BİT’lerde idare meclisi üyeliği vermektedir.
· BİT’lerin gerek kuruluşunda ve gerekse işleyişinde, siyasi ve çıkar beklentiler ön planda olduğu için , fizibil olup olmadıklarına bakılmıyor… Bu nedenle verimsiz çalışıyorlar.
Belediyeler halkı da tatmin edemiyor.
İmar kanununun 18. maddesi Belediyelere, arsa üretme ve imar planları konusunda padişah yetkisi veriyor.
Belediyeler 18 uygulaması ile vatandaşın arsasına adeta el koyuyorlar… İstediklerini abat ediyorlar… İstediklerini berbat ediyorlar.
Söz gelimi sizin deniz kenarında kıymetli bir arsanız var… Belediyeler isterse bu arsayı ikiye böler… Bir kısmına karşılık size beş para etmez dağ başında bir arsa verir…Veya diyelim ki bir turizm tesisiniz var.. Bu tesisin arsasının bir kısmını alıp komşunuza verebilir.
Bu olayları her gün yaşıyoruz. Ayrıca benimde şahit olduğum bu gibi olaylar var.
Yine “yeşil alan” meselesi de çok sık şikayet edilen bir konudur… Belediye Başkanları, meclisi de ikna ederek, bazı arsaları imar planında yeşil alan ilan ediyorlar…
Değersizleşen bu arsaları yakınlarına ve yandaşlarına yok pahasına satın aldırıyorlar… Bir zaman sonra arsaya imar veriyorlar… Sonuçta ortaya spekülatif karlar çıkıyor.
Belediyeler mücavir alan içinde arsa üretiyorlar… Örneğin İstanbul Büyükşehir Belediyesinin elinde çok sayıda arsa olduğu ifade ediliyor.
Belediyeler bu arsaları yeşil alan, kamu için park, kreş vb yapabilir… Ancak onlar satarak paraya tahvil ediyorlar.