Genel seçimden önce, tek parti iktidarının piyasalara güven vereceğini ve beklentileri olumlu etkileyeceğini bekliyordu… Beklenen de oldu…
Ekonomide büyüme yaşandı… Ancak aynı zamanda görüldü ki, psikolojik beklentilerin ömrü sonsuz değil.. Sınırlıdır.
Aslında Psikolojik ortam, istikrarın düzelmesi için ön şarttır… Ancak bu havanın devam etmesi için, reel dengelerin de aynı hızla düzelmesi gerekir.
Geçici ekonomik istikrar sorunu yaşayan ülkelerde, psikolojik olumlu beklentiler, reel dengelerin de iyileşmesini sağlar. Çünkü, yapısal bozulma yoktur.. Başka Bir ifade ile geçici istikrar sorunu yaşayan gelişmiş ülkelerde reel altyapı vardır. Türkiye de ise, psikolojik beklentiler uzun dönemde kronikleşmiş yapısal sorunları çözmeye yetmiyor. Bu nedenledir ki,
1)
Açıklanan üç aylık oranlar ve büyümenin yapısı, sürdürülemez olduğunu gösteriyor… İç talebin daralması, büyümenin ithal hammadde ve aramalına dayanması nedeniyle, büyüme oranı giderek düşeceğe benziyor.
2) Psikolojik havayla şişen borsanın bu düzeyde tutunması beklentileri olumlu tutmakla mümkün değildir… Yine beklentilerle cari açığın artmasını da önleyemeyiz…
3) Sermaye piyasası piyasa şartlarına göre çalışmıyor… Çalışmasına da imkan yoktur. Zira tasarrufların önemli bir kısmını devlet kullanıyor. Tasarruf-yatırım dengesini bizzat devlet bozuyor. Devletin yüksek olan borçlanma ihtiyacı devam ettiği sürece, borsanın dengeye gelmesini beklemek doğru olmaz.
Konut için En düşük faizi aylık 1.3 ile, Ziraat Bankası veriyor… Ancak Yinede bu yüzde 11-12 reel faiz demektir… Demek ki Beklentileri yöneterek reel faizleri dünya ortalamasına indirmek mümkün olmuyor.
4) Sermaye piyasası henüz yerli yerine oturmadı. Derinliği yok. Bu nedenle spekülatif faaliyetlere açıktır. Spekülatörler, siyasi ve sosyal gelişmeleri istismar ederek, spekülasyon yapmaktadır. Bu nedenle sıcak para yüzde 70 kazanç sağlamıştır.
5) Hükümet Merkez bankasının yanlış politikalarını önlemekte yetersiz kalıyor. Merkez bankası, fiyat istikrarını yanlış anlıyor… Veya yanlış biliyor… ABD‘deki veya sanayileşmiş bir ülkedeki fiyat istikrarı anlayışı ile Türkiye’de ki fiyat istikrarı anlayışı farklıdır. Türkiye ekonomisi açısından, fiyat istikrarı, yalnızca enflasyona konu olan mal ve hizmet fiyatları ile sınırlı değildir. Kurlar da döviz‘in fiyatıdır… Faiz’lerde paranın kirası ve bir anlamda fiyatıdır. Türkiye şartlarında fiyat istikrarı denilince, her üçü birden ve dengeli olarak gözetilmelidir. Oysa Merkez bankası yalnız mal ve hizmet fiyatlarını gözettiğini ifade ediyor. Ve dolaylı yoldan kurları enflasyon için “Gizli çapa” olarak kullanıyor.