BANKALAR KRİZİ TETİKLİYOR

Ekonomik krizi tartışmanın zamanı geçti… Artık, “Bu krizden en az zararla nasıl kurtuluruz?” sorusunu tartışmamız gerekiyor.

Çözüm önerileri içinde, bankalarla ve finans sektörü ile acil olarak alınması gereken önlemler ön plana çıkıyor.

Bankaların durumu iyi deniliyor… Ancak bu aynı zamanda bankaların hep kendilerine doğru yontmasından ileri geliyor. İyi durum, reel sektörün daha fazla kötü olmasına neden olacak şekilde organize edilmiştir.

Türkiye’de reel faizler yüksektir… Ancak banka kredilerinde bu faizler altından kalkılmayacak kadar yüksektir.

Merkez Bankası ve bankalar, mevduat faizini yıllık ilan ediyor ve alıyor… Kredi faizlerini, tüketici kredisi, konut kredisi ve kredi kartları faizlerini ise aylık ilan ediyorlar.

Örneğin bu günlerde bankalar mevduata, yıllık yüzde 19 ile yüzde 20 arasında faiz veriyorlar. Buna karşılık ticari işlek kredilerden yıllık, yüzde 36 faiz alıyorlar. Ticari taksitli kredilerde aylık yüzde 2.5 faiz alıyorlar. Aylık yüzde 2.5 faizin, yıllık bileşik faizi yüzde 35 eder.

Yine yatırım kredilerinde yatırımın cinsine ve vadeye göre, aylık olarak yüzde 1.99 ile yüzde 2.19 faiz alıyorlar. Aylık 1.19 faiz yıllık bileşik faiz olarak, yüzde 29.7 faiz demektir… Bu faizlerle kimse yatırım yapamaz.

Aylık faizi tefeciler alır

AYLIK faiz, istikrarsız bir ekonominin göstergesidir. Tefeciler alır… Bankaların haksız kazanç sağlamasına neden oluyor. Tüketicinin aldanmasına neden oluyor ve piyasa düzenini bozuyor. Bu nedenle Türkiye’de aylık faiz uygulamasının kaldırması kaçınılmazdır.

Bankaların aracılık maliyetleri çok yüksektir. Kredilerde, faiz dışında masraf alıyorlar. Örneğin bir gayrimenkul ipotek karşılığı alacağınız 200 bin YTL kredi için baştan en az 10 bin YTL’niz gidecektir. Bankaların spekülatif kazançları, reel sektörün daha da zora girmesine yol açacaktır. Bu nedenle bankaların aracılık ve kredi maliyetlerini düşürmek gerekiyor. Öte yandan, bankalara da likidite imkanı sağlamak gerekiyor… Bunun için, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’nu kaldırmak, munzam karşılıkları düşürmek lâzımdır.

Varlık barışı yoluyla Türkiye’de veya dışarıda yerleşiklerin, varlıklarını Türkiye’ye getirimek için “Varlık Barışı Yasası” çıktı. Ancak bu yasanın altyapısı eksik kaldı. Örneğin, 19 ülke, mevduata garanti getirdi veya artırdı. Türkiye’de ise Bakanlar Kurulu’na yetki verildi. Bakanlar Kurulu’nun bu yetkiyi kullanmasını büyük bankalar engelliyor. Bu durum Türkiye’nin finans tuzağından çıkamadığını gösteriyor.

ABD ve AB faiz oralarını düşürdü. Küresel kriz içinde, tasarruflar sepkülatif kâr peşinde değil, güven ararlar. Bu nedenle, Türkiye’de, faizleri düşürmek, bankaların soygun yapmasını önlemek ve yerine güveni artırmak gerekir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir