Radyo ve televizyon üst kurulunun, TRT ve özel radyo ve televizyonları denetleme görevi yanında, bunlar arasında haksız rekabet oluşturacak uygulamalar hakkında önlem almak gibi bir misyonu da vardır. RTÜK, bu misyonunu yaparken, doğrudan veya hükümete yasa önerisinde bulunmak şeklinde yapabilir.
RTÜK, Kamu oyunu meşgul eden ve rahatsız eden bandrol uygulaması ile ilgili hiçbir girişimde bulunmadı.
Bakanlar Kurulunun bandrol ücretleri konusundaki son kararı da kamu oyunda çok tartışıldı. Üretici ve tüketici tepki gösterdi. Hükümet bu tepkilerden rahatsız oldu ki, Bakanlar kurulu kararı değişmedi ve fakat TRT ye bir açıklama yaptırdı. TRT açıklaması ile üreticiye ve tüketiciye “kaçak yolu” açıkladı.
Bandrol konusunda Eylül ayında alınan Bakanlar Kurulunun son kararı “Radyo ve televizyon yayınları almaya yarayan cep telefonları ve üzerinde radyo ve/veya televizyon veya bunların yayınlarını almaya yarayan navigasyon cihazı bulunan kara taşıtlarından, fabrika araç çıkış fiyatı üzerinden yüzde 8 ücret alınması” şeklindeydi.
Bu karar, ayrıca 3 Temmuz 2009’ dan başlamak üzere geriye yürütüldü.
Aslında uygulama kökten yanlıştır. Doğrusu 3093 sayılı TRT kanunu ikinci maddesine göre radyo, televizyon, video ve birleşik cihazlardan alınmakta olan ücretler ile elektrik enerjisi hasılatından ayrılan payların ve genel bütçeden yapılacak katkıların kaldırılmasıdır.
Nedenlerine gelince;
1) Bandrol ücreti radyo ve televizyon yayınları vesilesi ile alınan ve kanunla getirilmiş harç benzeri bir ücrettir. TRT hizmetleri için alınıyor. Gerçekte ise Harç kamu hizmetlerinden alınır. Radyo ve televizyon hizmetlerini özel sektör de veriyor. Bu hizmeti veren yüzlerce radyo ve televizyon işletmesi var. Bütün medya hizmetinin yarı kamusal niteliği var. Ancak hizmet karlılık esasına dayanan bir hizmettir. Kamu hizmeti değildir. Bu nedenle harç benzeri bir ücret alınması yanlıştır.
2) Bu durum bir devlet kurumunun, özel televizyonlara karşı haksız rekabet oluşturmasına neden oluyor. Piyasa düzenini bozuyor.
3) Eğer TRT’ nin devlete verdiği özel bir hizmet olacaksa devlet bu hizmet maliyetini ödesin. Yahut eğer devlet TRT’ye özel bir görev veriyor ise, bu görevin maliyetini karşılasın.
4) Bu güne kadar tüm hükümetler TRT’yi kendi siyasi amaçları için kullandı. Bir TRT Genel Müdürü, bir Başbakanın haberlerini denetlemek ve yönlendirmek için bizzat gelip TRT’de oturduğunu anlatırdı. Halkın vergi ve harçlarını, siyasi iktidarların kendi siyasi amaçları için kullanması, diğer partilere ve vergi mükelleflerine karşı haksızlıktır.
5) TRT’nin bazı kişilere ve şirketlere piyasa üstünde yüksek ücretler vermesi, medyada ve kamuoyunda çok sık gündeme geliyor. Bu durum TRT’ ye zarar veriyor.
6) Devlet tekeli olmayan fakat devlet yardımı bekleyen bir TRT bir işletme olarak etkin ve verimli çalışamaz. Doğrusu piyasa rekabet şartları içinde çalışmasıdır.
7) Bakanlar Kurulunun, 18 Eylül 2009 tarihli 2009/15482 sayılı son kararı, bu konunun istismar edilebileceğini gösterdi.
8) Bakanlar Kurulu Kararı TRT Kanunu ile çelişkili bir karardır. Çünkü kanunda, cihaz denilmesine rağmen, Bakanlar kurulu kararında “Üzerinde cihaz bulunan kara-hava ve deniz taşıtları” denilmektedir. Yani ücret radyo fiyatı üstünden değil, araba fabrika çıkış fiyatı üzerinden alınacaktır.
9) TRT tepkiler üzerine açıklama yaparak ‘’isteyen cihaz faturasını araç faturasından ayrı alarak, cihaz üzerinden bu ücreti ödeyebilir’’ dedi. Böyle bir uygulama, Bakanlar Kurulu kararına karşı hülle yapmaktır. Bu uygulama devlet ciddiyeti ile bağdaşmaz.