BAŞBAKAN VE HÜKÜMETTE NEDEN SEVGİ VE SAYGI YOK?

Acaba referandum konuşmalarında hepimiz yalnızca referandumun içeriğini anlatsaydık, Anayasa değişikliğinin gerçek amacını daha net ortaya koyabilseydik, halk gerçeği        daha iyi görüp ve daha bilinçli karar verir miydi? Bu soruya benim kişisel        cevabım evettir.
Yine acaba, siyasi parti liderleri, yalnızca referandumun içeriğini tartışsaydı, meydanlar bu kadar dolar mıydı? Bu soruya da benim kişisel cevabım “hayır”dır.
Hindistan’da Gandi insanlık sevgisi örneğidir… Toplum, Gandi’nin arkasından gitmiştir. Buna karşılık Hitler bir diktatördür. Alman halkı da kendisini seçmiş ve onu bir diktatör yaparak bir süre arkasından gitmiştir.
Diktatörlerin hepsi demokrasiye, cumhuriyete, barışa, kardeşliğe, sevgiye, umuda düşmanlıkla beslenmiş ve o yanlarıyla ünlenmişlerdir.
İnsanlık korku ile sevgi arasında gidip, gelmiştir. 
Buna rağmen toplum neden diktatörlerin arkasından gider?
Radikal gazetesi Türkiye’nin hayat pahalılığı haritasını çıkarmış… Pirinç, un, dana eti ve su en pahalı olarak Diyarbakır’da satılmakta.
Siyasilerin ülke bütünlüğü için verdikleri her taviz, Diyarbakır Belediye Başkanının her ayrılıkçı haykırışı, Diyarbakır halkının refahına atılan bomba etkisi yapıyor. Buna rağmen Diyarbakır halkı neden kendi refahını ve kendi huzurunu en iyi düzeye çıkaracak siyasi tercihte bulunmuyor?
Başbakan Yardımcısı Babacan, “Referandumdan hayır çıkarsa travmatik sonuçlar olur” diyor. Ekonomik istikrardan sorumlu bir bakan neden istikrarı bozacak, piyasayı ürkütecek bir öngörüde bulunuyor? Her durumda kabak kendi başına patlamayacak mı?
Maliye Bakanı, her ay ve ay biter bitmez bütçe uygulamalarını açıklardı… referandum nedeniyle Temmuz ve Ağustos ayları bütçe uygulamalarını açıklamadı. Referandumdan sonra açıklayacak. Bu durum bütçe giderlerinin referandum nedeniyle arttığını gösteriyor.
Referandumdan sonra 2 aylık bütçe giderlerini açıklayınca, Hükümetin bütçeyi referandum nedeniyle istismar ettiği, halkın vergisini kendi “evet”i için kullandığı daha net anlaşılmış olmayacak mı? Ve sonuçta hükümete ve sisteme olan güven azalmayacak mı?
Devlet Bakanı Egemen Bağış, “evet” çıkarsa döviz kurları daha çok düşecek diyen yaş sebze ve meyve ihracatçı birlikleri başkanına “Darbe dönemini özlediniz galiba”  diye çıkışmış.
Merkez Bankası’nın 2003 eşittir 100 bazlı reel kur endeksine göre bugün bir doların 2 lira olması gerekir. Dolar 2 liranın altında olduğu sürece, ihracatçı diğer ülkelerle rekabet edemez. Diyelim ki ihracatçı bir kilo domatesi bir dolara ihraç ediyor. Eğer bir dolarlık ihracattan eline 150 kuruş yerine 2 lira geçse, ihracat için daha fazla mal üretir. Yahut da bir kilo domatesi bir doların altında, örneğin 75 cent’e ihraç ederek, diğer ülkelere göre avantajlı duruma geçer… İhracat miktarı artar.
Bir ihracatçının hakkını korumak için yanlışı söylemesi kadar doğal bir tepki olamaz. Bakan bu ihracatçıya sevgiyle yaklaşıp, kur sorununu teknik anlamda açıklasaydı, bundan hem ihracatçı hem kendisi daha mutlu olmaz mıydı?
Bakanın darbe tehdidi ve Hükümetin ve Başbakanın sivil dikta kurmak için, darbe tehdidini sürekli kullanması, ters tepmez mi? Türkiye’de askerler bizden daha çok, darbelere karşı olduklarını söylüyorlar?
Başbakan ve Hükümet darbeyi neden gündemde tutuyor? Anayasa ve kanunları değiştirmekle darbe önlenir mi? Darbelerde Anayasalar ve kanunlar askıya alınıyor… Yeni Anayasa yapılıyor.
Başbakan ve Hükümet, sevgisiz insanın, meyvesiz ağaca benzeyeceğini neden öğrenmiyorlar?
NOT: Okuyucularımın Ramazan bayramını kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir