Nihayet TÜSİAD da yeni bir ekonomik program istedi. Nihayet diyorum, çünkü işadamları ve sanayiciler, geçen seneye kadar düşük kurdan memnundu. Üretmek yerine haklı olarak ithalatı tercih ediyorlardı.
İşadamının başarısı, kârlılıktır. Eğer ithal etmek üretmekten daha ucuza geliyorsa, daha kolay ise, elbette ki ithalatı tercih edeceklerdir.
Böyle giderse sanayici kalmayacak… Herkes ithalatçı olacak.
Öte yandan yine içeride faizler yüksek olduğu için özel sektör dışarıdan borçlanmayı tercih etti. Bu nedenle özel sektörün dış borç stoku 140 milyar dolara yükseldi.
İşadamları artık sıcak para ve sıcak paranın getirdiği düşük kurun bir sonucu olan bu suni cennetin devam etmeyeceğini anladılar. Zira madalyonun tersinde, global daralma riski, enflasyon riski vardı. Sürdürülemez dış cari açıklar oluştu. Ve dünya borsaları bir düzeltme veya dalgalanma konjonktürüne girdi.
Aslında Türkiye için “bir istikrar programı gerekiyor.” 2001 yılından bu güne kadar istikrar programı yapılmadı. 2001 yılında yapılan “yangın söndürme programıydı”. Bu program 2004 yılı başında meyvesini verdi… 2004 yılı mart ayında TÜFE yüzde 12’ye geriledi.
Yapısal dönüşüm gerekiyor
2004 yılında, dönüp, üretim ve istihdama dayalı yapısal dönüşümü sağlayacak bir istikrar programı yapmak gerekiyordu. Bu program yapılmadı. AKP iktidarı yaşanan suni refahı kullandı. Dış açığı, dış borcu kulak ardı etti. Bugün yeni bir program isteyen TÜSİAD da işine geldiği için AKP Hükümeti’ni destekledi.
Son dalgalanma özel sektörü korkuttu…
Borsa 21 0cak’tan 23 Ocak’a kadar 3 gün içinde yüzde 10.2 geriledi. Buna karşılık 24 Ocak günü, bir günde yüzde 5.8 oranında arttı.
Kurlar ve altın da bu dört günde aynı şekilde dalgalandı.
Dünyada da aynı şekilde global dalgalanma meydana geldi.
Dünya ekonomik konjonktürü değişmeye başladı. ABD, Avrupa ve
Japonya’da bir yandan büyüme oranları düşerken, bir yandan da enflasyon artıyor.
ABD’de 2007 tüketici fiyatları yüzde 4.1 oranında arttı. Buna rağmen FED faizleri yüzde 3.5’e düşürdü. Eksi faiz de ekonomide bir istikrarsızlık göstergesidir.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda enflasyon oranları yüzde 8’i geçti. Özetle cicim aylar bitti.
Ne yapılmalı?
HER şeyden önce ekonomideki kırılganlığı kaldırmak gerekir. Bunun için de yapılacak istikrar programında, dalgalı kur sistemi yerine “kontrollü kur” sistemine geçmek gerekir. Bu yolla gerçekçi kur uygulayarak, ihracatta rekabet gücümüz artar. Dış açıklar azalır.
Reel sektör ile finans sektörü arasında, reel sektör lehine bozulan sektörel dengeyi, reel sektörü teşvik ederek, yatırımları teşvik ederek, yeniden kurmak gerekir.
Ulusal sanayileşmeyi teşvik ederek, istihdam ağırlıklı yatırımlara öncelik vermek gerekir.