Fitch dün bir açıklama yaparak , Türk bankalarının negatif görünümünün çoklu riskleri yansıttığını belirtti. Sektör performansında bu yıl bozulma beklediklerini bildirdi.
Dünya bu gibi uluslar arası kurumları dinliyor. Bunlara daha fazla fırsat vermeden , bir istikrar programı yapmalıyız. Geçen hafta 4 gün bu program dahilinde ekonomide neden ve nasıl bir yapısal reform yapmamız gerektiğini yazdım.
Eğer verilere ve realiteye bakarsak , geç bile kaldık. Hatta ekonomik istikrar sorununun piyasa dinamikleri tarafından çözülemeyeceği netleşti. Dahası kritik eşik aşıldı. Kritik eşik göstergeleri ;
Mayıs ayında yıllık cari açık , 36.2 milyar dolardan , 57.6 milyar dolara yükseldi. Milli gelirin yüzde 7’sine ulaştı. Ülkeye ve konjonktüre göre değişmesine rağmen , genel olarak cari açığın milli gelire oranında kritik sınır yüzde beş olarak kabul ediliyor.
Son bir yılda dış borç stoku 54 milyar dolar arttı. Türkiye’nin döviz kazanma potansiyeli düşüktür. Bu durum dış borç riskini artırdı.
Dış borç risk primi olan Türkiye ‘nin CDS’i dün 321.26 ya kadar çıkmıştı. Bir karşılaştırma yapmak için ; Almanya’nın 10.80 , İspanya’nın 66.33 ve Rusya’nın ise 133.89 idi. Bu şartlarda dış borları çevirme riski çok yüksek demektir.
Doğrudan ve yıllık olarak Yabancı yatırım sermayesi girişi geçen sene Mayıs ayında 14.2 milyar dolar iken bu sene Mayıs ayında 9.5 milyar dolara geriledi. Dahası iç tasarruflar da dışarıya gidiyor. Dış finansmanda zorlanıyoruz.
Dış finansman sorunu iç üretimin düşmesine neden olabilir . Döviz kurlarının daha da artmasına yol açar. Dövizle Borçlanma faizi artar ve sonuçta dış borçların çevrilmesi daha da zorlaşabilir .
Döviz kurları TL karşısında yüzde 25 daha değerli hale geldi. Bu durum özel sektörün borç yükünü artırdı. Bunun içindir ki özel sektörde birçok firma borçlarını yapılandırmak için çabalıyor. Çok sayıda firma konkordato için başvurdu. Ayrıca ithal girdi oranının yüksek olması nedeni ile kur artışı üretim maliyetlerini artırdı , enflasyon yükseliyor.
AVM’ lere , caddelere bakınca, kiralık ve satılık ilanlar hergün artıyor.
Öte yandan , TÜİK Temmuz ayı ekonomik güven endeks verilerini açıkladı. Ekonomik güven endeksi , Haziran ayında 90.4 iken, Temmu ayında yüzde 2 artarak 92.2 oldu. Ne var ki yine de 100 ‘ün altı güvensizliği gösteriyor. Ayrıca daha sağlıklı ve güvenilir sonuç ; bu endeksleri bir ay öncesi ile değil bir yıl öncesi ve aynı ayla karşılaştırarak alınır.
Aşağıdaki tabloda 2017 ve 2018 Temmuz aylarında Güven endeksleri yer alıyor. Tüketici güven endeksinde yüzde 2.5 artış var. Sektörel endekslerde ise yüzde 5 ile yüzde 11 arasında düşüş var.
GÜVEN ENDEKSLERİ(YÜZDE) | |||
ENDEKSLER | 2017 | 2018 | FARK |
EKONOMİK GÜVEN | 103,7 | 92,2 | -11,1 |
TÜKETİCİ | 71,3 | 73,1 | +2,5 |
REEL KESİM | 107,7 | 101,5 | -5,6 |
HİZMETLER SEKTÖRÜ | 103,7 | 91,9 | -11,4 |
PERAKENDE TİCARET SEKTÖRÜ | 107,3 | 97,3 | -9,3 |
İNŞAAT SEKTÖRÜ | 85,5 | 77,1 | -9,8 |
Reel kesim güven endeksi , geçen sene 107.7 iken bu sene101.3’e geriledi ve güven sınırına geldi.
Hizmetler sektörü geçen sene 103.7 iken bu sene 91.9 a geriledi . Güven sınırının altına düştü .
Perakende ticaret sektörü de yine aynı şekilde güven sınırının altına düştü.
Sonuç olarak , bu gidişi algı yaratarak veya beklentileri yöneterek çözemeyiz. Hızla bir istikrar programı yapılması gerekir.
Karadeniz li hemşehrimin deyimiyle haboyle iken durum hala kimsede tık yok.. Ne oluyor.. Neyi bekliyoruz.. Geminin dibe vururken çıkaracağı canhıraş sesi mi?
Sayın Prof.Korkmaz ekonomide neden ve nasıl bir yapısal reform yapmamız gerektiğini yazıyorsunuz.
Bu işi kim yapacak? Bu şartlar altında Recep Bey ve damadından başka hiçbir kimsenin bu önerinizi gerçekleştirecek otoritesi veya ,kaynağı yoktur.Önümüzdeki yıllarda bu durumun değişmesinin imkanı olmadığını düşünüyorum.
Recep Beyi veya damadını sahsen tanıyıp tanımadığınız bilmiyorum.
Öneriniz konusunda onları aydınlatmak ve ikna etmeyi denemenin bir yolu yordamı yokmudur.?
Yoksa yaratılamazmı?
İçinde bulunduğumuz durumda non -partizan davranışlarla iktidara bizi içine soktuğu bu bataklaıktan kurtarması için bazı konularda yardım elimizi uzatmamızın faydalı olabileğine inanıyorum.Gereklide!
Siz ne dersiniz?
Saygı ve selamlar
Saffet İçbilen