Altının Parıltısı Sönüyor mu?

Finansal yatırım araçlarının ,Şubat ayı  aylık ve yıllık reel getiri oranları TÜİK tarafından açıklandı. Şubat ayında , TÜFE ‘ye göre BİST 100 endeksi , Dolar, Euro , külçe altının reel getiri oranları eksi oldu. En yüksek kayıp altında oldu. Altının Şubatta bir aylık reel getirisi eksi  7,88 oldu.

Şubat ayı itibariyle Altının reel getirisi ;

  • Şubat ayında aylık yüzde eksi 7,88,
  • Aralık -Şubat 3 aylık eksi 16,88,
  • Eylül -Şubat 6 aylık eksi 18,70
  • Mart 2020 – Şubat 2021 bir yıllık artı 14,55 oldu.

Altın her çağda, iyi veya kötü ekonomiye yön vermiştir.

ABD, de Roosevelt 1930 buhranından sonra ; New Deal ( Yeni Düzen) adıyla 1933  yılında ekonomi ağırlıklı bir dizi yerli program devreye sokmuştur. 1933 yılında altın standardı terk edilmiştir. 1934 yılında da (Gold Reserve Act) yasası ile de ülkedeki tüm altın parayı  resmi ons fiyatı 42,22  dolar üzerinden millileştirilmiştir. Elinde altın olanlar zorunlu olarak bunları ABD hazinesine devretmiştir. Hazine altın para bulundurmaya tek yetkili kurum konumuna getirilmiştir.

İkinci Dünya Savaşından sonra; 1944 Bretton Wood’s sistemi ile bir ons altın 35 dolara bağlanmıştır. 1970 yılına kadar sistem iyi bir performans göstermiş ve dünya refah yıllarını yaşamıştır. 1974 birinci petrol krizi ile aynı zamanda dolara olan güven azalmış ve altın fiyatları artmıştır.

O tarihten sonra altında fiyat istikrarı bozulmuştur. Altın fiyatları dalgalanmaya başlamıştır. Bir ons altın fiyatları ;

1850 yılında;18,93 dolar;

1900 yılında; 18,96 dolar ;

1950 yılında; 34,72 dolar ;

1980 yılında ; 615,00

2000 yılında ; 279,11

8 ağustos 2020 ‘de 2 075,17

Dün ; 1691,67 dolar idi.

2015 şubat ayında 100 liralık altın alan bir kişinin ,  enflasyonun etkisini bertaraf edersek , dün itibariyle bu 100 lirasının altın olarak reel değeri 225,89 oldu. Yani son 6 ayda altının değer kaybetmesine rağmen  6 yılda yine de  altın  yüzde 126 reel getiri sağladı.

Ağustosta zirve yapan altın fiyatlarının düşmeye başlamasının görünen sebepleri var ;

ABD  10 yıllık tahvil faizlerinin yüzde 1,4’ yükselmesi , dolara talebin artması nedenlerden birisidir. Türkiye de ayrıca TL’nin değer kazanması içerde da etkili oldu.

Yine ABD’ dolar da düşüş beklentilerinin durması , yani endeksin artması beklentisi de , altın yerine dolara talebi artırdı.

Dünya Merkez Bankaları geçen yıllarda yüksek oranda altın rezervine yöneldiler. Bu bankalar altın satınca , altın arzı artıyor ve fiyat düşüyor.

Türkiye de altına talebin artmasında , TL olan güven kaybı , demokratik ve hukuki altyapının bozulması da etkili oldu.

Ama asıl mesele küreselleşme ile birlikte piyasaların aşırı kırılgan olması ve spekülasyonun artmasıdır. Türkiye de spekülasyon bir tık daha fazladır. Üstelik , finansçılar altın ve dolar fiyatlarını da borsa endeksi gibi , teknik analizlerle , trentlerle ve direnç noktaları ile izah ediyorlar. Spekülatörlerin değirmenine su taşıyorlar.

Bundan sonra da altının ne olacağını spekülatörler bilir. Bu nedenle elinde altın olanların beklemekten başka seçenekleri kalmıyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir