AKP İKTİDARI EKONOMİYİ ÇIKMAZA SOKTU…

Bu sene siyasi iktidar yeni bir strateji benimsedi. Ekonomiyi aşırı ve hatta abartılı olarak övüyor. O kadar ki , bu övgü  ABD ve Avrupa Birliğine zavallı diyecek kadar ileri gidiyor. Özellikle iktidar kanadı bankaları aşırı övüyor.

 

 

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye’nin risk priminin 15 AB ülkesinden daha düşük durumda olduğunu söyledi..  Aynı şekilde İstanbul’daki Küresel Girişimcilik Zirvesi’nde  ABD ve AB ekonomisini küçümseyen bir yaklaşım sergiledi.

ABD Başkan  Yardımcısı  Biden’in tepkisi ,   ‘’Bizim ekonomimizin, bizden sonraki en büyük ekonomiden 3.5 kat ve sonraki 4 ekonominin toplamından daha büyük olduğu gerçeği, dünyada olup bitenlere karşı bize bağışıklık sağlamaz…Genç köpekbalıklarının denizinde ABD’ ekonomisi   hâlâ balinadır. ‘’ şeklinde çok sert oldu.

Bizim ABD ve Avrupadan daha iyi olmamızı kim istemez… Ne  var ki özgüvende aşırıya kaçmak , doğru karar vermeyi engeller ve iktisat politikalarında etkinliği düşürür… Ayrıca ,  Özgüvende dengenin bozulması , gerçeklerden kaçışın bir göstergesidir.

AKP iktidarı , ekonomide hayal dünyasında yaşıyor… Spekülatif sermayenin  ve sıcak paranın getirdiği suni canlılık , AKP iktidarını sarhoş etti. Gerçekte ise , Türkiye’nin   9 yıl öncesine göre bu gün  daha az  mal varlığı var. Çünkü Bankaların yüzde ellisi  ,  blok satış yoluyla  özelleştirilen  Telekom gibi  kamu yatırımlarının, imalat sanayiinde karlı işletmelerin yüzde 61 ‘i yabancıya  satıldı veya yabancı  kontrolüne girdi. Bunların  ve sıcak paranın karı  her yıl  6 milyar dolardan fazla  kar olarak yurt dışına çıkıyor. Türkiye’nin toplam dış borcu 310 milyar dolardır. Bu borç içinde yılda 15- 20 milyar dolar faiz ödüyoruz. Karın ve faizin yarıdan fazlası , iktidarın zavallı dediği Avrupa’ya gidiyor.

Bu yılın on ayında  Avrupa’ya ihracatımızın  yüzde 47’si kadar , yani 52.2 milyar dolarlık ihracat yapmışız. Demek ki  Avrupa çökerse, Türkiye bir gün önceden  çöker. Yine ilk on ayda , Avrupa’dan 76.4 milyar dolarlık ithalat yapmışız. Yani Avrupa’yla olan dış ticaretimizden , Avrupa  24.2 milyar dolar  avantaj sağlamış, biz ise  zararlı çıkmışız.  Kaldı ki 8 yıl devam eden düşük  kur ve  İktidarın üretime önem vermeyen  politikaları nedeniyle , sanayi sektörü yüzde 70 oranında ithal  aramalı kullanıyor. Bir kriz  halinde  bu malları Avrupa’dan  ithal etmezsek bir gecede fabrikaları kapatırız. 

AKP’ nin 9 yılda ekonomiyi  çıkmaz yola soktu. Gelinen nokta şöyledir:

1)    AKP iktidarının en başarılı olduğu alan , Bütçe açıklarının düşülmesidir.  Ne  var ki öte yanda kamu yatırımlarının  satılması ve cari açığın artması, bütçe açığından daha fazla  sorun yarattı. 2002 yılında yıllık cari açık bir milyar doların altında idi.( 0,6 milyar dolar.)  Bu gün bu açık 133 kat artarak  80 milyar dolara çıktı.

2)    2000 yılında özel tasarrufların milli gelire  oranı yüzde 23.40 iken , 2011 yılında yüzde 12.70’e geriledi.  Yine aynı yıllarda toplam tasarruf oranı yüzde 18’den yüzde 13.50’ye geriledi. Türkiye dış kaynağa bağlı bir büyüme sürecine girdi. Büyümede de zig- zağlı bir seyir yaşanıyor.

3)    1995- 2000 ortalama  yıllık işsizlik oranı yüzde 7 iken, 2009 -2011 ortalama işsizlik oranı yüzde 12.5  ‘ye  yükseldi.

4)    Güçlü ekonomiye  geçiş programı , halkın ünüyünü sıktığı için , 2004 yılının şubat ayında  yıllık TÜFE oranı yüzde 8.36  geriledi.  8 yıl sonra 2011 kasım ayında yıllık TÜFE oranı yeniden  yüzde 9.48 a yükseldi . IMF ve OECD  raporlarında cari açık  ve enflasyon risk olarak belirtiliyor.

5)    2002 de , 130 milyar dolar olan Türkiye’nin toplam dış borç stoku , 2011 yılında 310 milyar dolara çıktı.

6)    Ekonomi yönetimi bankalara  çok sağlam diyor… Ancak , 2001 yılında bankaların blanço içi  pozisyon açığı 1.6 milyar dolar iken , 2011 ortasında  17 milyar dolara yükseldi.

Bu gün küresel bir kriz riski karşısında Türkiye  maalesef  topun ağzındadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir