AİHM Kararları Neden Önemli?

‘’Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi – AİHM’ Avrupa Konseyi’ne bağlı olarak 1949 yılında kurulmuş uluslararası bir mahkemedir.

‘’Avrupa Konseyi‘, bazen AB’nin ‘Avrupa Devlet ve Hükümet Başkanları Konseyi’ ile ‘Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi’ ile karıştırılıyor.

Avrupa Konseyi, hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin üyesi olduğu ve AB ile bir organik bağı olmayan, ayrı bir uluslararası teşkilattır.

Konsey Mayıs 1949 yılında 10 ülke tarafından kurulmuş, Türkiye de Yunanistan ve İzlanda ile birlikte anlaşmayı aynı yıl imzalamıştır. Konseye ilk giren üyeler arasında olduğu için Türkiye de kurucu üye olarak sayılmıştır.

Şu an Avrupa Konseyi’nde 47 üye, 5 konsey gözlemcisi, 3 meclis gözlemcisi bir de adından dolayı bekletilen Makedonya vardır.

Avrupa Konseyi’nin amacı, Avrupa çapında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmaktır.

Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleriyle güvence altına alınmış olan temel hakların çiğnenmesi durumunda bireylerin, toplulukların, tüzel kişilerin ve diğer devletlerin, belirli usul ve kurallar dahilinde başvurabileceği bir yargı merciidir. Fransa‘nın Strazburg şehrinde bulunmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de, 4 Kasım 1950’de ‘İnsan Hakları Bildirgesinde’ bulunan hakları topluca güvence altına almak için Avrupa Konseyi üyelerinin üzerinde anlaştıkları metindir. Bu metin kapsamında, demokratik rejimlerin devamı ve asgari hak ve özgürlükler güvenceye alınmıştır.

Türkiye 18 Mayıs 1954’te bu sözleşmeyi onaylamış, 28 Ocak 1987’de de bireysel başvuru hakkını tanımıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin zorunlu yargı yetkisini ise 28 Ocak 1990’da kabul etmiştir.

Bütün bu  kuruluşlar , İkinci Dünya harbi sırasında işlenen insanlık suçlarına karşı bir tepki olarak ve yeni insanlık suçlarının  işlenmesini önlemek için getirilen önlemlerdir. 

AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında, Kavala’ nın “makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini” gerekçe göstererek, bu durumun hak ihlali olduğunu belirtmişti.

AİHM , eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ifade, özgürlük ve güvenlik, serbest seçim haklarının ihlal edildiğine hükmetmiş  ve derhal serbest bırakılmasına karar vermişti.

AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde 2010 yılında yapılan değişiklik ile AİHM kararlarını yerine getirmemekte ısrar eden bir devleti AİHM’e şikayet edebiliyor. Bu sistem kararları yerine getirmeyen devletler üzerinde hukuki olduğu kadar siyasi bir adım anlamına da geliyor.

Türkiye’nin AİHM kararlarına uymaz ise  , söz konusu anlaşmalar ve kurumsal yapıya güven kalmaz. Bu nedenle Türkiye ye karşı bir müeeyide oluşmadan , Türkiye’nin bu kararlara uyması gerekir.

Kaldı ki , AİHM kararlarına uyulmazsa, Türkiye zaten geri düşen Hukukun üstünlüğünü tamamıyla kaybedecektir. Bu aynı zamanda Türkiye’nin batı dünyasından uzaklaşması demektir.

İktidarları ve Cumhurbaşkanları halk , onların kendi bildikleri ve tercihlerini uygulamaları için değil , mevcut düzen , kurumsal yapılar ve yasalar çerçevesinde iş yapmaları için seçer.

Rusya ve Çin Avrupa Konseyi üyesi veya gözlemci üyesi değildir. En fazla insan hakları sorunu da Rusya’da var. İkinci sırada  Türkiye geliyor. Bu bizde demokrasi ve insan hakları açısından çok ağır bir sonuç değil mi?

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir