AB ÇIPASI TARIYOR

AKP Hükümetleri , ekonomide iki çıpa kullandı.. Birisi IMF… diğeri ise Avrupa Birliği.

 

Ekonominin çıpası , uygulanmakta olan istikrar politikalarıdır. Buna rağmen  bir ekonomide iki nedenle herhangi bir çıpa’ ya ihtiyaç doğar…

 

Bir… Ekonomi kendi dinamikleri ile istikrarı sağlamada yetersiz kalır. Ekonomide doğru politikaları uygulamak için uygun ortam olmaz. Bu durumda ister istemez hükümetler bir çıpa bulur.

 

İki… Uygun ortam olur. Ancak hükümetler yapısal çözümlere dayanan, yapısal dönüşümü sağlayacak, uzun dönemli politikalara cesaret edemezler.. Zira bu politikaların getirisi uzun dönemde ortaya çıkar. Kısa dönemde sonuç  almanın zor olması, hükümetlerin bir çıpa ile daha kolay sonuç almak iştahını artırır. Günü kurtarmak peşindeki hükümetler çıpa ararlar.

 

 

 

AKP iktidarı ikinci seçeneği tercih etti. Sıcak paranın gelmesi ve   bu sıcak paranın yaratacağı geçici refahtan bir an önce yararlanmak için IMF ve AB’ yi çıpa olarak kullandı.

 

ÇIPADA SORUN

 

AB’ nin açıklanan “2007 Türkiye İlerleme Raporu” unda bu çıpanın taramaya başladığı anlaşılıyor. Raporda hiçbir hükümetin yapmaya cesaret edemeyeceği sorunlar var..

 

Raporda ve AB parlamentosuna sunulan strateji belgesinde, “Türkiye’ nin Ankara Protokolü uyarınca limanlarınI Kıbrıs Rum gemilerine açmadığı takdirde,       Avrupa ulaşım ağı ve tüketici sağlığı dışında, görüşülmesi gereken önemli diğer başlıkların açılmayacağı ifade ediliyor.

 

AB ikinci derecede başlıklar açarak Türkiye’ yi oyalıyor.. Hükümette AB’ yi çıpa olarak kullandığı için işin  üstüne gitmiyor. Hükümetin  Kıbrıs Rum gemilerine limanları açması halinde, halkın tepkisi tırmanacaktır. Açmadığı takdirde, AB yolu yılan hikayesine dönecektir.. Her iki durum çıpanın taraması anlamına gelmektedir.

 

AB FRENİ

 

Raporda yine hükümeti ve Türkiye’ yi zora sokacak frenlerde var.

 

Bunlardan birisi raporda yer alan  “ölçüsüz herhangi bir askeri operasyona girişilmemesi lazım” şeklindeki  ifadedir.  buna karşılık Raporda terör konusunda aynı hassasiyet görülmüyor.

 

Bu husus, AB’ ye karşı tepkilerin artmasına yol açacaktır. Ayrıca  şimdi AB Türkiye nin meşru haklarının kullanılmasında neden Türkiye’ nin yanında yer almadığı sorusunu da  gündeme getirmiştir. Anlaşılan odur ki PKK , AB’ ye dahil bazı ülkelerden de yardım alıyor.

 

Yalnızca Güney Kıbrıs sorunu değil, ayrıca bu gibi ulusal sorunlarda AB Türkiye ilişkilerini zora sokmuştur.

 

Raporda Kürt’ ler de azınlık olarak gösterilmektedir… “Ankara’ nın Avrupa standartlarına uygun bir şekilde Kürt’ ler gibi azınlıkları koruyarak, kültürel çeşitliliği sağlama konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmedi” deniyor.

 

Lozan Antlaşmasına göre Kürt’ ler azınlık değildir.. Türkiye’ nin kurucu unsurlarındandır.. Kürtleri azınlık olarak değerlendirme, AB’ nin Türkiye’ ye karşı gerçek niyetini ve Türkiye’ ye bakış açısını ortaya çıkarıyor.

 

Bütün bunlara rağmen Hükümetin AB’ yi halen bir umut olarak görmesi, kamu oyunun vicdanını rahatsız ediyor. Halkın AB’ ye karşı tepkisini artırıyor.. AB  AKP hükümetinin çıpası olarak tarıyor.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir