14 YIL ÖNCESİ – 14 YIL SONRASI

AKP ekonomide ne yaptı? Bu soruya doğru cevabı bulmak için AKP’nin iktidar olduğu yıldan bugüne kadarki yaptıklarını;

*             Dünyadaki diğer gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik gidişatla karşılaştırmak;

*             Kalıcı bir ekonomik istikrar sağlayıp sağlamadığına bakmak;

*             AKP iktidarındaki 14 yılı, önceki ve AKP’nin istikrarsız yıllar diye suçladığı geriye dönük 14 yılla karşılaştırmak;

*             Ve en önemlisi de Hükümetin bu 14 yılda, kaynak yaratıp-yaratmadığına, Türkiye’nin kaynak kaybı olup olmadığına bakmak gerekir.

 

 

 

1- Gelişmekte olan ülkelerde, büyüme, işsizlik, dış borç yükü ve ekonomik istikrar göstergeleri kırılganlığa yansır. IMF dahil birçok uluslararası kuruluş  ve rating kuruluşları, raporunda Türkiye’nin kırılgan bir ekonomiye sahip olduğunu açıkladı. En son Oxford Economics’in her ay yayınlanan “Kırılganlık Puan Kartı”na göre gelişmekte olan 13 ülke içinde en kırılgan ülkenin Türkiye, en az kırılgan ülkenin Güney Kore olduğu ifade edildi.

2- İstikrar sorunu, yatırımları ve büyümeyi olumsuz etkiler. Bütçe açıkları istikrarı bozar. Enflasyona neden olur. Devletin iç borçlanmasında reel faiz yüksek ise devletten tasarruf sahibine, tersine reel faiz eksi ise özel tasarruf sahibinden devlete kaynak transfer edilmiş olur. Bu yolla ve enflasyon yoluyla gelir dağılımı bozulur. Ancak bunlar doğrudan değil, dolaylı yoldan büyümeyi önler ve kaynak kaybı yaratır.

 AKP iktidarı mali istikrarı  gelecekte topluma yük getirerek sağladı. Birçok altyapı kuruluşu yabancı sermayeye satıldı. Bunların kârı her yıl yurt dışına çıkacak. Bütçe açık vermesin diye, yap-işlet-devret gibi yollarla gelecekteki devlet gelirleri özel sektöre devredildi. Bu yöntem bütçe açıklarının gelecek iktidarlara devri demektir.

Ayrıca enflasyon da kronikleşti. 2004 yılından beri TÜFE oranı yüzde 10’un altında veya üstünde yaklaşık aynı oranlarda devam ediyor.

3- AKP’nin 2003-2016 arasındaki 14 yılı ile öncesi olan 1989-2002 arasındaki 14 yılı, kaynak yaratma ve kaynak kaybı açısından değerlendirmek daha da önemlidir.

Ekonomi yönetiminin işi, ekonomide kaynak yaratmaktır. Kaynak yaratmak üretim artışı, istihdam artışı ve kullanılmayan atıl kaynakların harekete geçirilip ilave kaynak yaratmak şeklinde olur. Kullanılmayan atıl kaynakların üretime sokulması ise, ekilip-biçilmeyen bir tarlanın ekilmeye açılması, atıl bulunan binaların işletmede kullanması akıp giden sulardan elektrik üretimi elde edilmesi gibi faydalanılmayan üretim faktörlerinin devreye sokulmasını ifade eder.

AKP iktidarından önceki 14 yılda büyüme oranı yüzde 3.6 iken AKP iktidarında yıllık ortalama büyüme oranı bir puan daha yüksek, 4.6 oldu.

Ne var ki aynı zamanda Türkiye, 500 milyar 550 milyon dolar açık verdi ve dış borçlarımız 420 milyar dolara yükseldi. Bir ekonomiye kaynak girişi olduğunda ekonomide büyüme olumlu etkilenir. AKP iktidarındaki büyümenin adı, ”borçla büyüme”dir. Türkiye net dış borç ödeyen bir konuma zorunlu olarak gelecektir. O zamanda karşılığında mal ve hizmet ithal edilmeyen net dış borç geri ödenmesi nedeniyle büyüme de olumsuz etkilenecektir.

 

************************************

 

Türkiye’nin Kaynak Kazancı ve Kaynak Kaybı

 

 

 

                                          Koalisyonlar Dönemi        AKP İktidarı

 

                                               1989 -2002                            2003-2016

Yıllık Ortalama

 

Büyüme Oranı                        3.6                                          4.6

 

 

Yıllık Ortalama

 

İşsizlik Oranı                         7.7                                         10.7

 

 

 

14 Yıllık Cari Açık

 

Toplamı (Milyon Dolar)    -19.337                                 -500.550  

 

*****************************

 

En büyük sorun, AKP’den 14 yıl öncesi dönemde ortalama işsizlik oranı yüzde 7.7 iken, AKP iktidarında yıllık ortalama 10.7’ye yükselmesidir. Bunun en büyük nedeni, üretimin dışa bağımlı hale gelmiş olmasıdır. O kadar ki Türkiye ara malı ve ham madde ithal edemezse üretim yapamaz hale geldi.

Özellikle son zamanlarda, 3-4 milyona ulaşan Suriyelilerin ucuz emek pazarı olması da işsizliği artırıyor. Suriyeli delikanlılar, kendi topraklarını korumak için DEAŞ’le savaşmak yerine Türkiye’ye kaçmayı tercih ediyor. Biz de bunu insani değer olarak satıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir